A Sultânım Hemân İhsân Senindir

15 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Dua

MÜNÂCÂT

'Atâya lâyık olmak kul ne mümkün
A sultânım hemân ihsân senindir
Neye kâdir ola bir 'abd-i miskîn
A sultânım hemân ihsân senindir

İnsan yaptığı kırık dökük ibâdetlerle Allah'dan mükâfât beklememeli, tam tersine kusurlarını itiraf edip Cenâb-ı Hakk'a ilticâ etmeli ki Hakk'ın ihsânına mazhar olabilsin. İbâdetine güvenen kimse muhakkak ki hüsrândadır zîrâ kuluna ibâdeti müyesser kılan Allah'dır. Eğer Allah dilemese, kuluna ibâdet için kuvvet ve istek vermese, kul nasıl ibâdet edebilir? Bu aslâ mümkün değildir.Öyleyse ibâdet edebilmeyi, Hakk'ın en büyük ihsânı bilmeli ve o ibâdetleri hakkıyla yapamadığımız için aczimi itiraf edip Hakk'dan afv ve mağfiret dilemeliyiz.

'İnâyet âfitâbı olsa tâli'
Gönülde nûr-i Mevlâ ola lâmi'
Ne vardır rahmet-i Rahmân'a mâni'
A sultânım hemân ihsân senindir

 Allah hidâyet etmeden kul hidâyete eremez.  Allah kulunu sevmeden kul Allah'ı sevemez. Kulun işi Allah'ın merhametine ve ihsânına kalmışdır. "Ben yaptım, ben ettim" demek kulluk edebine yakışmaz.

Keremler eyle sultânım gedâya
Nesi var kim anı sermâye saya
Meğer senden 'inâyet olamaya
A sultânım hemân ihsân senindir

İnsan fakrını bilip Ganî Mevlâ'ya ilticâ etmeli, aczini bilip Kâdir Mevlâ'ya münâcâtda bulunmalı ki Hakk'ın inâyet ve lutfuna mazhar olabilsin. Zîrâ kulluk edeblerinin başı fakrdır.

Efendi kul yanılsa yolu buldur
Anın eksikliğini ana bildir
Ne denli suçlu ise yine kuldur
A sultânım hemân ihsân senindir

Kul şaşar, doğru yoldan çıkar, suçunu itiraf edip tövbe ve istiğfâr ile Hakk'a ilticâ ederse Allah onu tekrar doğru yola yani sırât-ı müstakîme iletir. Bütün mesele, kulluğun edebine riâyet edip suçunu itiraf ve aczini bilip Hakk'a ilticâ etmekdir.

Esirge Nûrî'yi ey Rabb-i Gaffâr
Fakîrindir yolunda kaldı nâçâr
O miskînin sana lâyık nesi var
A sultânım hemân ihsân senindir

Kula düşen, "Ya Allah beni affetmezse, ya yaptığım ibâdetleri kabûl etmezse, ya bana kulum demezse"  diye düşünerek hep Allah'dan ırak düşmek korkusuyla yaşamakdır. Bir kulun Hakk katında makbûl olabilmesinin başda gelen şartı, aczini itiraf edip fakrı yani hiçliği kabûl etmekdir.

Şeyh Abdülehad Nûrî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
Listeye geri dön