6 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük velîlerden Abdullah el-Mübârek Hazretlerinin mürşidi, gençliğinde sevdiği kız imiş. Abdullah el-Mübârek, gençliğinde bir kıza âşık olmuş. O devirde âdet olduğu üzere, akşam olup da el ayak çekilince, kızın evine gider, penceresinin dibinde durur, kız da pencereye çıkar, o aşağıdan kız yukarıdan seslenerek saatlerce konuşurlarmış. Aradan zamanlar geçmiş, gecelerden bir gece, uzun ve soğuk bir kış gecesinde, yine böyle sevdiği kızın penceresinin dibinde durup sohbet ederken, sabah ezanları okunmağa başlamış. Zamânın nasıl geçtiğini farketmeyen ve soğuğu da hiç hissetmeyen Abdullah el-Mübârek, "Eyvâh yatsı okunuyor" demiş. Kız, "Hiç yatsı olur mu, sabah ezanı bu" demesin mi! Abdullah el-Mübârek "Eyvâh! Ne çabuk geçti bu uzun gece" diye hayıflanırken sevdiği kız ona sormuş : "Abdullah! Namaza dursan,imam efendi namazı uzatsa, uzun sûreler okusa ve namazı da ağır kıldırsa, bunu nasıl karşılarsın?" Abdullah el-Mübârek "Hiç hoşuma gitmez, yorulurum, sıkılırım" demiş. Kız "Yazıklar olsun sana! Ben seni insan zannettim. Benimle konuşurken sabaha kadar ayakda duruyorsun ama hiç yorgunlukdan şikâyet etmiyorsun. Namazda Allah huzûrundasın, yorgunlukdan şikâyet ediyorsun. Benimle sabaha kadar konuşurken soğuğu hiç hissetmiyorsun, namazda sana hitâb eden Allah olduğu halde canın sıkılıyor, hiç utanmıyor musun!" demiş. Kızın bu sözüyle gafletden uyanan Abdullah el-Mübârek, hemen tövbe edip Hakk'a rücû' eylemiş ve büyük bir velî olmuş.