Ârif-i billâh vâsıl-ı ilallah Abdüsselâm Şeybânî Hazretleri Tarîk-i Sa'diyyenin pîri Sa'deddîn Cibâvî Hazretlerinin neslinden olup bu tarîkde pîr-i sânî kabûl edilir. Tarîk-i Sa'diyyenin bu zâta atfedilen kolu Selâmiyye koludur. Hüseyin Vassaf Efendi bu zât-ı akdesin silsilesini de şöyle beyân etmişdir :
Şeyh Abdüsselâm, onun şeyhi amm-ı mükerremleri Şeyh İbrâhîm el-Meydânî; onun şeyhi, birâderi Şeyh İsmâîl; onun şeyhi, pederi Mustafa el-Meydânî; onun şeyhi, pederi Şeyh Sa'deddîn-i asğar, pederi Şeyh Muhammed Sa'deddîn, pederi İbrâhîm, pederi Şeyh Mûsa, pederi Şeyh Sa'deddîn-i sâni, pederi Şeyh Ahmed, pederi Şeyh Hüsnü, pederi Şeyh Hasan, pederi Şeyh Muhammed, pederi Şeyh Ali el-Ecred, pederi Şeyh Ebûbekir, pederi Şeyh Ali el-Ekmel, pederi Muhammed Şemseddîn, pederi Pîr-i tarîkat Kutb-ı Rabbanî Seyyidinâ Sa'deddîn-i Cibâvî eş-Şeybânî.
Abdüsselâm Şeybânî Hazretleri Şam'da münzevî bir hayât yaşarken ma'nevî bir işaret ile İstanbul'a gelmişdir. Hazret'in İstanbul'a gelişini ve pâdişâh irâdesi ile postnîşin oluşunu bir önceki yazımızda uzun uzadıya anlattığımız için burada tekrâr etmeyeceğiz. Hüseyin Vassaf Efendi meşhûr eseri Sefîne'de Abdüsselâm Şeybânî Hazretleri hakkında şöyle yazmışdır :
Âsitane-i Sa’diyye nâmıyla İstanbul’da Koska’da Sekbânbaşı Ya’kûb Ağa Mahallesi’nde kâin Papas-zâde Mustafa Çelebi Dergâhı meşîhatı müşârünileyhe, nezd-i pâdişâhîde sâbit olan bir kerâmet-i aliyyeleri sebebiyle, 1126 sene-i hicriyesinde bâ-irâde-i şehriyâri tevcîh olunmuşdur. On dört sene burada hıdmet-i fukarâ ile iştigâl ettikten sonra tekrâr uzlet ve inzivâyı ihtiyâr buyurarak 1140 senesinde hıdmet-i meşîhatı, mahdûm-ı âlîleri Şeyh Gâlib Behcetüddîn’e terk ile hıdmet-i meşîhattan istîfâ buyurmuşlar ve bir müddet sonra da, terk-i dağdağa-i hayât eylemişlerdir. Dergâh-ı şerîf ittisâlinde medfûndur. Üzerine hâssaten türbe-i münîfe binâ olunmuşdur. Elde edilen bir vesîkaya nazaran târîh-i irtihâlleri 1165 senesindedir. Meşihâta ta’yînleri ile ferâgatları arasında on dört sene, ferâgatlarıyla irtihâlleri zamânları arasında yirmibeş sene güzer etmiştir.
Devrin âlimlerinin ve meşâyihinin nezdinde itibârı çok yüksek olan Abdüsselâm Şeybânî Hazretleri, Ayasofya Câmi-i Şerîfinde hem va'z eder hem de Sa'dî usûlüne göre zikir yaptırırmış.
ABDÜSSELÂM ŞEYBÂNÎ TEKKESİ
Abdüsselâm Şeybânî Hazretlerinden önce Tarîk-i Celvetiyye'den Şeyh Şirden denilen Abdülvehhâb Efendi'nin postnişîn olduğu Koska'daki bu dergâha Papasoğlu ya da Papaszâde Mustafa Çelebi Dergâhı denirmiş. Abdüsselâm Şeybânî Hazretlerinin ta'yîniyle Âsitâne-i Abdüsselâm, Sa'dî Abdüsselâm Dergâhı, Abdüsselâm Tekkesi gibi isimlerle anılan bu dergâh sonradan o dergâhda postnîşin olan bir zâta nisbetle Koğacı Dede Dergâhı diye de anılır olmuş.
Bu Dergâh-ı Şerif ve Türbesi, Koska semtinde, Börekçi Ali ve Ağa Çeşmesi sokaklarının kavşağında, Koca Ragıp Paşa İlkokulu'nun yerinde bulunuyormuş. 16. asır ricâlinden Papasoğlu Mustafa Paşa tarafından bir mescid, bir dârülhadîs ve bir de medrese ile birlikde inşa edilen bu dergâhda yirmi kadar dervîş hücresi olduğu tesbît edilmişdir. Yani oldukça büyük bir dergâh imiş. Zamanla bu hücreler ortadan kalkmış, tekke harâb olmuş ve nihâyet 1940'larda külliyenin diğer bölümleriyle beraber, Vakıflar İdâresi tarafından yıktırılmışdır. Abdüsselâm Şeybânî Hazretlerinin Türbesi ve bu dergâhda postnîşin olan zevâtın kabirlerinin bulunduğu hazîre de dahil olmak üzere, en ufak bir iz bırakmadan ortadan kaldırılan bu dergâhın yerine 1945 senesinde Koca Râgıp Paşa İlkokulu inşa edilmişdir.
Fakîr, kaderin bir cilvesi olarak, ilkokulun son iki senesini Koca Râgıp Paşa İlkokulunda okumuşdum. O zaman yaşımız küçük, dünyâdan haberimiz yok. Çocukluk çağında olduğumuz için durmadan oyunlar oynayıp, hoplayıp zıplıyoruz. Muzaffer Efendi Hazretleri, "Aman dikkat edin! Sizin okulunuzun bulunduğu yerde eskiden bir dergâh ve türbe vardı. Sakın orada yatan evliyâullaha karşı bir edebsizlik yapmayın" diyerek sıkı sıkı tenbîhâtda bulunurlardı.