17 Mayıs 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Köyün ağası otururken, tarlasını işleyen köylülerden biri ona bir tepsi hıyar getirmiş. Ağa hıyarları ev halkına dağıtmış, son hıyarı da hizmetçisine verince, kendisine bir şey kalmamış. Hizmetçi hıyarı yemeye başlayınca ağanın ağzı sulanmış, "Şundan bir parça da bana versene" demiş hizmetçisine, "öyle iştahla yiyorsun ki canım çekdi" demiş. Hizmetçi de elindeki hıyarın bir parçasını ağaya vermiş. Ağa hıyarı iştahla ağzına atmış ama bir de bakmış ki zehir gibi acı. Hizmetçisine dönüp demiş ki, "Yâhu sen bu kadar acı hıyarı bu kadar iştahla nasıl yiyorsun?". Hizmetçi ağasına şu cevâbı vermiş : "Efendim, bunca zamandır sizin elinizden öyle tatlı şeyler yedim ki kırkda yılda bir acı bir hıyara denk geldim diye yüzümü buruşturmaya hicâb ederim" demiş.
NÜKTE
Hepimiz Cenâb-ı Hakk'ın sayısız ihsânlarına, lutuflarına, ikrâmlarına nâil olmuşuzdur ama nedense deryâdaki balıklar gibi bunların farkında değilizdir. Başımıza küçük bir iş gelse, ağzımızın tadını kaçıran bir şeyle karşılaşsak hemen yüzümüzü ekşitir şikâyet başlarız, yandım Allah deriz, ona buna derd yanarız. Demeyiz ki "Allah bana bunca nimet verdi, bunca lutufda bulundu, sayısız ikrâmına nâil oldum Allah'ın, onların yanında lafı bile olmaz bunun". Halbuki hikâyedeki hizmetçi gibi olabilsek, bize nâhoş gelen şeyler karşısında yüzümüzü asmasak, şikâyetçi olmasak, teslîmiyyet göstersek, Cenâb-ı Hakk'ın rızâsını elde etmiş oluruz ki O'nun hoşnudluğu, her şeyden daha hayırlıdır.