Kur`ân-ı Kerîm, bize bunu da açıkça haber vermekdedir. Cenâb-ı Hakk yukarıda zikrettiğimiz âyetlerde, bunların yüksek yerlere bir takım büyük yapılar, dev alâmetler inşâ ettiklerini, hiç bir işe yaramayan bu yapılarla gururlandıklarını, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi büyük, ihtişamlı ve süslü binalar yaptıklarını, bunlarla böbürlendiklerini, "bizden kuvvetlisi yok" diye kibirlendiklerini, zorbalık ve azgınlık yaptıklarını, yani zayıflara zulmettiklerini, Allah'ın kendilerine bahşetmiş olduğu malların, sürülerin, bağ ve bahçelerin şükrünü edâ etmediklerini, kullukdan iğraz ettiklerini, zulme ve isyana düşdüklerini beyân etmişdir.
Cenâb-ı Hakk, onların bütün bu azgınlıklarına rağmen onları hemen helâk etmemiş, önce onlara bir peygamber göndermiş ve onları hak yola davet etmişdir. Onlar, kendilerine gönderilen peygamberi de yalanlayıp, nasîhatlarına kulak tıkayınca, azâba müstehak olmuşlardır. Buna rağmen Allah onları hemen helâk etmemiş, önce dehşetli bir kuraklıkla onları uyarmış, onlar bundan da ders almayınca, rîh-i sarsar denilen şiddetli bir kasırga ile toptan helâk olmuşlardır.
Demek ki, Âd kavminin helâkine sebeb, Allah'ı unutmaları, ölümü unutmaları, dünyâya tapmaları, hevâlarını ilâh edinmeleri ve hiç ölmeyecekmiş gibi uzun emeller beslemeleri, hak ve hakîkate kulak tıkamalarıdır.
Dikkat ederseniz bugün, Çin'den Amerika'ya, Rusya'dan Afrika'ya, Avusturalya'dan Alaska'ya, Japonya'dan Antartika'ya kadar hemen hemen her yerde vaziyet hep aynıdır ve ahvâl tıpkı Âd kavminin ahvâli gibidir. Eğer gaflet ve dalâlet denizinde yüzmekde olan günümüz insanı, aklını başına almaz, tuttuğu yanlış yolu bırakmaz, aynı hırsla, aynı kibirle, aynı tamahkârlıkla yaşamakda ısrar ederse, dünyâya tapmakdan vazgeçmezse, Allah'a kulluk etmez, O'nun mahlûkatına merhamet ve şefkat göstermezse, içinde yaşadığı tabiatı mahvetmeyi bırakmazsa, insanları köle gibi kullanmakdan vazgeçmezse, tıpkı Âd kavmi gibi helâk olacakdır. Hevâsını ilâh edinen ve kale gibi sağlam binâlarına güvenerek Allah'a kafa tutan Âd kavmini, elle tutulmayan gözle görülmeyen ve dünyâdaki en hafif şeylerden biri olan hava ile helâk eden Allahu Zü'l-Celâl Hazretleri, hevâsını ilâh edinen ve sâhip olduğu mala-mülke, güce-kuvvete mağrûr olarak azgınlaşan günümüz insanını da, havadan daha hafif şeylerle helâk etmeye de kâdirdir.
Dünyânın vârına aldanup deme var mı ben gibi
Bir muhâlif yel eser savurur harman gibi