Affa Sarıl İyiliği Emret Câhillere Aldırma

24 Ekim 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

İyilik
Kur`ân'da öyle âyetler vardır ki bunlar bir takım ahkâm âyetleri gibi belli bir zamana, belli bir mekâna ve muayyen şartlara bağlı değildir. Her zamanda, her mekânda, herkes için geçerlidir bunların ahkâmı. Öyle ki bütün mü'minlerin ömür boyu düstûr edinmesi gerekir bunları. İşte Sûre-i A'râf'daki "خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ" âyet-i celîlesi de bunlardan biridir. Aynı zamanda Kur`ân-ı Kerîm'in en belîğ, en vecîz âyetlerinden biridir bu. Meâli şudur : "Af yolunu tut, iyiliği emret, câhillerden sarf-ı nazar eyle". Burada arka arkaya üç emir var, üçü de birbirine bağlı. Önce her birini tek tek ele alalım :
  • Birincisi, "Huzi'l-afv". Affa sarıl, af yolunu tut, dâimâ affedici ol demekdir bu. Yani ne olursa olsun sen dâimâ affı tercîh et demekdir bu. İntikam almaya kalkma demekdir. Nefsimize ağır gelen davranışlar ve fiiller karşısında dâimâ sabretmemiz gerekdiğini anlıyoruz bu âyetden. Haksızlığa da uğrasak sabırlı olmalı, affedici olmalı, bize kötülük yapanlara kötülükle karşılık vermemeliyiz, bunu emrediyor Allah. Âyetin diğer bir vechesinde ise, başkalarına da dâimâ af yolunu göstermek, affa teşvîk etmek, intikamdan, kînden, nefretden sakındırmak var.
  • İkincisi, "Ve'mur bi'l-urfi, iyiliği emret". Burada da iki vecih var. Birincisi, nefsimize dâimâ iyiliği emretmek demekdir bu. Malum ya, kötülük gören, haksızlığa uğrayan, zulme maruz kalan insan, kızar, sinirlenir, kinlenir ve intikam almak ister. Halbuki Allah kötülüğe karşı kötülükle mukâbele etmemizi istemiyor, bilakis kötülük yapana bile iyilik etmemizi istiyor. Bu, nefse ne kadar ağır gelirse, Allah'ın da o kadar hoşuna gider. İkinci vecih, başkalarına da bu tavsiyede bulunmakdır.
  • Üçüncüsü, "ve a'riz ani'l-câhilîn". Yani câhillerden yüz çevir, onlardan sarf-ı nazar eyle, aldırma onlara demekdir. Burada câhil, bilgisiz, okumamış, tahsîl görmemiş kimse demek değildir. Burada câhilden murâd, kendini bilmez demekdir, zâlim demekdir, küstah demekdir, edesiz ve ahlaksız manâsınadır. Onlara aldırmamak demek, bu gibi kimselerin yapdıkları haksızlıklara, eziyet ve cefâlara karşılık vermemek, öfkeye kapılarak düşmanlık yapmamak, onlarla itişmemek, kavga etmemek demekdir. Bunun diğer bir manâsı da kötüleri kötülememekdir. İnsan her şeyi Hakk'dan bilirse, kimseyi kötüleyemez. Çünkü fâil-i hakîkî, Allah'dır, kullar birer vâsıtadan ibâretdir.
Dikkat edilirse, üçü de birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan emirlerdir bunlar. Aynı zamanda devamlılık da ifâde eder bunlar. Yani bu emirlere bir defaya mahsûs yâhud üç beş kere değil, devamlı olarak riâyet etmek lâzımdır.

Gelelim bu üç emrin hikmetlerine.
  • Malûm ya af, Allah'ın sıfatıdır. Hakk'ın bir ismi de El-Afüvv'dür. Allah'ın affına nihâyet yokdur. Kendisine karşı yapılan her türlü isyânı, günahı, edebsizliği dâimâ affeder Allah, cezâlandırmaz. Yine Gafûr ve Gaffâr isimleri de vardır Allah'ın. Bunlar da bağışlayan manâsınadır. Affa sarılan kişi Hakk'ın bu sıfatlarına bürünmüş olur. 
  • İyilik yapmak, iyiliği tavsiye etmek de Hakk'ın sıfatlarındandır. Bir ismi Kerîm'dir Allah'ın, bir ismi Muhsin'dir. Kendisine isyân eden kulunun rızkını kesmez, canını almaz. Hattâ kendisini inkâr eden kuluna bile ihsân ve ikrâmlarda bulunur. İyilik yapan, iyiliği emreden kişi, Hakk'ın sıfatlarına bürünmüş demekdir. 
  • Haksızlık yapanların eziyet ve cefâsına katlanmak hilmiyyetle ve sabırla olur. Bunlar da Allah'ın sıfatlarıdır. Sonsuz sabır ve hilmiyyet sâhibidir Allah. Çünkü kendisine en çok isyân edilen, sözü en çok dinlenmeyen O'dur. Öyleyse üçüncü emre uyanlar da Hakk'ın sıfatlarına bürünmüş olurlar. 
Listeye geri dön