25 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Ağaçdan murâd meyvedir. Ağacın kökü de gövdesi de, dalları da, yaprakları da meyvenin ortaya çıkması içindir. Meyveden murâd ise o meyvenin özüdür. Sapı, kabuğu, çekirdeği hep o özü ortaya çıkarmak ve muhâfaza etmek içindir. Meyveyi bırakıp ağacın dalıyla yaprağıyla uğraşan akılsız değildir de nedir? Ya meyvenin özünü bırakıp da sapıyla, çöpüyle, kabuğuyla oyalanan kimselere ne demeli?
Ağacın kökü ve gövdesi şerî'ata, dalları ve yaprakları tarîkata, meyveleri hakîkate, meyvenin özü ise ma'rifete işâretdir. Her ağacın bir tek kökü ve bir tek gövdesi olması şerî'atın umûmî olmasına işâretdir. Dalların ve yaprakların çok olması, hepsi de şerî'ata tâbi olduğu halde farklı meşreblerdeki insanların farklı yollarla hakîkate ereceklerine işâretdir. Meyvelerin sert ve acı kabuklar altında yetişmesi hakîkatlerin çok kıymetli olmalarına ve ehil olmayan kimselerden korunmasına işâretdir. Meyvenin sapının ve kabuklarının lezzetli olmaması ve yenmemesi, sadece içinin yenmesi ve özünün lezzetli olması ise insana asıl lâzım olanın ma'rifetullah olduğuna işâretdir.
Aynen ağaç ve meyve misâlinde olduğu gibi, insan da şerî'at köküne tam ma'nâsıyla bağlanır, sırât-ı müstakîm gövdesi üzerinde sağa sola sapmadan dosdoğru gider, tarîkat dallarından birini seçerek bir mürşidin murâkabesinde nefsini tezkiye ederse, kısa zamanda hakîkat meyvelerine nâil olur ve mürşid-i kâmilin irşâd ve delâletiyle çetin ceviz gibi olan hakîkatlerin özü ortaya çıkarak marifetullah lezzetiyle mest olur.
Köküyle irtibâtı kesilen bir ağaç muhakkak kurur ve ölür. Böyle bir ağacı kesmekden başka çâre kalmaz. Kurumuş bir ağaç da ancak yakacak olarak kullanılır. İnsan da eğer şerî'atdan ayrılırsa ma'nen ölür ve cehenneme kütük olur.
Kökü ve gövdesi olduğu halde dalları ve yaprakları olmayan bir ağaç kendisi yaşasa da kimseye bir fayda vermez. Bu da şerî'ata bağlı olduğu halde nefsini tezkiye etmeyen insanların remzidir. Bu gibi insanlar sâhib oldukları îman ve yaptıkları ameller sâyesinde belki cennete gidebilirler ama kimseye pek bir faydaları dokunmaz.
Dalları ve yaprakları olduğu halde meyvesi olmayan ağacın faydası da ancak gölgesi kadar olur. Bu da hem şerî'ata bağlı hem de târikât ehli olduğu halde seyrini ikmâl edemeyen insanların remzidir. Bu gibi insanlar hem kendilerine faydalı hem de az da olsa başkalarına da fayda veren insanlardır ancak nâkıs kaldıkları yani kemâle eremedikleri için bunlardan gelecek fayda kâmil bir mürşidden elde edilen fayda gibi olmaz, pek cüz'î olur.
Meyve veren bir ağaç ise en makbûl ve faydalı olandır. Bu da, şerî'at-tarîkat-hakîkat dâirelerini tamamlayıp ma'rifet meyvesini deren insanın remzidir. Bu gibi insanlar, marifetullah meyvesinin özünü kendileri tattıkları gibi, kendilerine sıdk ile bağlanan insanlara da bu meyveyi tattırabilen gerçek mürşidlerdir.
Dervîş her ân şerî'atde kalbi hayrân tarîkatde
Rûhu tayrân hakîkatde âlemleri irfân olur