4 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Dâimâ sizlere söylüyorum ve ölünceye dek de söyleyeceğim. Meselâ bir tayyâreden indin, diğer bir tayyâreye bineceksin. Yani aktarma yapıyorsun, diğer tayyâreyi bekliyorsun. Dünyâyı aynı o durumda bekle ama hiç ölmeyecek gibi çalış. Bunun manâsı ne demekdir? Sen ferdî olarak öleceksin ama senin kavmin, senin milletin, kıyâmet gününe kadar dünyâda kalması lâzımdır. İşte onlar için çalış. Yarın ölecek gibi de nefsin için hazırlan. Mükâfâtını mutlakâ göreceksin. Çalışman lâzım, istikbâl için çalışman lâzım. Kendin için değil, çocukların için çalışman lâzım, vatan için çalışman lâzım, hiç ölmeyecek gibi çalışman lâzım.
Şarkın en büyük sultânı ve Abbâsîlerin en şerefli hükümdârlarından Hârûn Reşîd atıyla geçiyormuş, yanında da vezîri Cafer-i Bermekî varmış. Bakmış çok yaşlı, gözleri görmez, kamburu çıkmış bir adam, eliyle hurma fidanları dikiyor, çalışıyor. Adam çok yaşlı belki de doksan küsur yaşında olduğu için halîfenin dikkatini celb etmiş, "Ne kadar harîs bir adam, bu yaşda hurma ağacı dikiyor, halbuki bunun artık istirahat etmesi lazım" diye düşünmüş. Hemen atının yularından çekmiş ve yaşlı adama seslenmiş, "Baba! Kolay gelsin, sen ne yapıyorsun bakayım?" demiş. Adam, "Oğlum, görüyorsun ya işte, hurma ağacı dikiyorum" diye cevap vermiş. Halîfe gülmüş, "Hurma ağaçları kaç senede meyva verir?" demiş. Yaşlı adam sıra sıra ağaçları göstererek, "Şunlar yüz senede verir, bunlar otuz senede, şunlar da on senede verir" demiş. Halîfe, "Peki ama sen bunların meyvalarını yiyebilecek misin?" demiş. Yaşlı adam, "Yok, iş öyle değil. Bizden öncekiler dikdiler biz yedik, şimdi de biz dikiyoruz ki bizden sonrakiler yesin" demiş.
Şimdi burada sana bir düstûr veriyorum. "Hiç ölmeyecek gibi çalış!" demek, şahsın için değil, kavmin için, milletin için, dînin için çalış demekdir. Bunların kıyâmet gününe kadar dünyâda kalması için çalışman lâzım.
Halîfe, kendi tebasından bir kimsenin böyle bir cevap vermesine çok memnûn olmuş ve yaşlı adama bir kese altın ihsân etmiş. İhtiyar, altınları alınca, ellerini semâya kaldırmış, yüzünü yere dikmiş ve şöyle demiş : "Yâ Rabbi, başkalarının diktiği ağaçlar seneler sonra meyva verir, benim ağaçlarım daha diker dikmez meyva verdi, elhamdülillah" demiş. İhtiyarın bu sözleri de halîfenin çok hoşuna gitmiş ve çıkarmış bir kese altın daha vermiş. İhtiyar ikinci keseyi alınca, "Yâ Rabbi, herkesin ağacı senede bir defa meyva verir, benimkiler daha diker dikmez iki defa meyva verdi, elhamdülillah" deyince Hârûn Reşîd ihtiyara üçüncü bir kese daha vermiş ve yanındaki vezîrine dönüp, "Buradan hemen gidelim, yoksa bu ihtiyar bizi soyacak" demiş.