14 Ocak 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Ahmed Celâleddin Dede
Ahmed Celâleddin Dede (1853-1946), Gelibolu Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin
Azmî Dede’nin küçük oğludur. Gelibolu’da doğdu, ilk tahsîlini orada
yaptı. Babasının görevi dolayısıyla onunla birlikte Kahire’ye gitti. Kahire
Mevlevîhânesi’nde yetişti. Ayrıca orada tahsîlini ilerletti. Üç dilde (Türkçe,
Arapça, Farsça) mahâretli bir şâirdir.28 Arapçası çok iyiydi. Hâfızası güçlü, hadis,
menkıbe, özellikle Mevlevî kültürüne dâir birikimi kuvvetli idi. Sohbet meclislerinde
konuya uygun nakiller yapardı.29 Mevlevî âyinlerini yaymada hizmeti
büyüktür. Bestesi yoksa da pek çok eser meşk ederek eserlerin kaybını önledi.
Kudümzen, na’athan ve âyinhân idi.30 Galata Mevlevîhânesinin son şeyhidir.
Tekkelerin kapanmasından sonraki 20 yıllık hayâtını nasıl geçirdiğine
dâir fazla mâlûmata sâhip değiliz. Kendisinin bizzat yazıp M. Kemal
İnal’a verdiği hal tercümesi şu cümle ile biter: “El-yevm inzivâgâhımda
bâzan nazm-ı eş’ar ve mütâlaa-i âsâr ile dem-güzâr ve bâzen ihvan-ı safâ ve
hullân-ı bâ-vefâdan gelen züvvârın şeref-i sohbetleriyle bakıyye-i ömrümü
imrâr eylemekdeyim.”31
Ahmed Celâleddin Dede’nin tekkelerin kapanmasına farklı bir bakışı ifâde eden şu dörtlüğü meşhurdur. İrticâlen söylediği belirtilen bu mısrâları Halil Can’ın naklettiği bilgisi vardır:32
Âsumândır kubbesi hep ahterân âvîzesi
En ziyâ-bahşâ kanâdîli güneşle mâhdır
Seddolunmakla tekâyâ kaldırılmaz zikr-i Hak
Cümle mevcûdât zâkir kâinât dergâhdır
(Şunu demek ister: Kubbesi gökyüzüdür, âvîzesi yıldızlardır; en ışıklı
kandilleri ise güneşle aydır. Tekkelerin kapanmasıyla Hakk’ın zikri kaldırılmış
değildir, zîrâ bütün varlıklar Hakk’ı zikredip durmaktadır, bu durumda
kâinat bir dergâhtan ibarettir.)
Hâdisâtı gönül gözüyle gördüğü zaman böyle düşünen A. Celâleddin
28 Şiirleri için bk. Ahmed Celâleddin Dede Şiir Defteri, haz. Gülgün Yazıcı, Konya 2009.
29 Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliya, V, 271.
30 Sezai Küçük, Mevlevîliğin Son Yüzyılı, İstanbul: Vefa Yay., 2007, s. 394.
31 Ahmet Nezih Galitekin “Şeyh Ahmed Celâleddin Baykara Dede Efendi”, Yedi İklim, V, sayı: 41,
Ağustos 1993, s. 81.
32 Bk. Server Dayıoğlu, Galata Mevlevîhanesi, Ankara 2003, s. 101; Gülgün Yazıcı, “Devrinin
Sosyal ve Siyâsî Hadiseleri Karşısında Bir Mevlevî Şeyhi: Ahmed Celâleddin Dede”, Aşkın Sultanları
Son Dönem İstanbul Mevlevîleri, İstanbul [ts.], s. 150.
143
Son Mevlevî Şeyhlerinden Bazılarının Hazin Hikâyeleri
Dede’nin beşerî seviyeden bakınca oldukça ağır sosyal tenkitleri vardır.
Fazîlet ve kemâl sâhibi olanları istisnâ tutarak, zamanındaki câhil tekke
şeyhleri ve ilmiyle âmil olmayan ulemânın esef verici hallerini dile getiren
otuz üç beyitlik bir manzûmesinden33 birkaç beyit şöyledir:
Yok tasavvufdan eser bûy-i hakîkat ne gezer
Hâlsiz zikr ederek kāl ile tevhîd nedir
Ekserî ehli turuk cehl ü taassubla hemân
Feyzi kendi yoluna hasrda ta’nîd nedir
Ne bu da’vây-ı teferrüd bu temeddüh bu riyâ
Nefsini fahr u mübâhat ile tahmîd nedir
Kişinin olmayıcak ilm ü hüner zâtında
Pederin fazl u kemâlâtın ta’dîd nedir
Müftehir cehl-i mürekkeble çoğu merkeb var
Har-ı la yefhamı mürşid diye temcîd nedir
Yetişir merd olana kisve libâs-ı takvâ
Zen gibi zînet ile câmeyi tecdîd nedir
Bî-basîret göremez taksa da gözlük Hakk’ı
Özenip şıklığa efrenci bu taklîd nedir
Kimi ayyâş kimi hemdem-i evbâş olmuş
Şeyh-i kallâşdaki tavr-ı hayâdîd nedir
Rahmet-i Hak ana mahsus mudur kim ayâ
Mağfiretden dîğer insanları nevmîd nedir
Olmasa afv ile erbâb-ı kebâir tebşîr
Ehl-i ısyâna şefâatle mevâîd nedir
Fi’len envâ-ı kabâyıhla olurken me’lûf
Aybdan kavlen edip nefsini tecrîd nedir
Kendi dünyâya tapar her ne bulur ise kapar
Maldan va’zda hep âheri tezhîd nedir
Hâb-ı gafletden uyan aç gözünü kendine gel
Unutup nefsini hep âlemi tendîd nedir
Ârif ol âdem isen kesb-i kemâl eyle Celâl
Nefsini ıslah edegör âheri tenkîd nedir
Ahmed Celâleddin Dede Meşrutiyet Hakkına Kasîde34 adlı otuz beş be-
33 Ahmed Celâleddin Dede, Şiir Defteri, haz. Gülgün Erişen Yazıcı, Konya 2009, s. 29-32.
34 Şiir Defteri, s. 34-37.
144
Mehmet DEMİRCİ
yitlik şiirinde de yeni rejimin getirdiği bir yığın olumsuzluktan söz eder.
Şiir şu beyitle başlar:
Azm kıldım yâr u ağyâr ile terk-i ülfete
Ülfet etdim inzivâ ile çekildim uzlete
16. ve 24. beyitler şöyledir:
Ger müsâvât ü uhuvvet böyle ise sad hezâr
La’net olsun bu böyle Meşrûtiyyet ü hürriyyete
Yapmadı Haccâc-ı Zâlim böyle zulm ü vahşeti
Görse hayrede kalırdı şübhesiz bu hâlete
Celâleddin Dede’nin bu tür sosyal tenkit ihtivâ eden bir şiiri de Cumhuriyet
dönemine âittir. 15 Ramazan 1348 (1930) târihini taşıyan bu
manzûmede ülkemizin yokluk ve sıkıntılar içinde kıvrandığı o günlerin bir
tasvîri görülür:
Sükûn u bastı bütün kabz u ye’s edip târâc
Gönüller oldu sihâm-ı mesâib-i âmâc
Bunaldı dıyk-ı maîşetten ol kadar, halkın
Kimi suâle kimi nânpâreye muhtâc
Vücûdu elbisesiz, yok odun kömürden eser
Tiril tiril titirer, mi’desi tehî yatar aç
Katıksız ekmeğe râzı tedâriki müşkil
Evinde hastaya yok kudret iştirâya ilâç
Eğer bulursa gıdâ şükr eder Hudâ’ya fakîr
Fakat ne çâre o bî-çâre bulamaz bulamaç
Ne bu halkın içinde var öyle kimse ki yer
Yemekde her gece kaymaklı baklava, güllaç
Nedir bu zulm ü sitem zahmet içre kaldı kulûb
Mezâlim ehline yâ Rab nedir bu istidrâc
Diyânet ehli muhakkar mübâh fısk u fücûr
Muharremât-ı fevâhiş o rütbe buldu revâc
Bu sırra ehl-i ukūl ü nukūl hayretde
Bu hâli etmedi hall ilm-i cifr ü istihrâc
Kemâl-i merhametinden duâmı eyle kabûl