Nice makâm-mevki sâhibleri vardır ki, üstlerindeki elbiseler kadar kıymetleri yokdur. Böbürlenmeleri ve kibirlenmeleri menfaat dağıtarak etrâflarına topladıkları adamların alkışları ile kendilerini kandırmalarındandır. Yaltakçılar, bu beş para etmez adamları medh ü senâ ettikçe tavus kuşu gibi kabardıkça kabarırlar, kurbağa gibi şişindikçe şişinirler. Dünyâya tapan ve menfaatlerini kaybetme korkusuyla yaşayanlarda, bunlara gerçeği söyleyeme cesâreti yokdur. Bilirler ki bu mütekebbirlerin en ufak bir tenkide bile tahammülleri yokdur, doğru söyleyeni doğduğuna pişmân ederler. Bu gibi mütekkebbirlerin yüzlerine karşı doğruları söyleyebilmek büyük cesaret ister. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz, " أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ En büyük cihâd, zâlim bir idârecinin yanında doğruyu söylemekdir" buyurmuşdur.
İnsâna sadâkat yakışır görse de ikrâh
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah