Akıl Neden Yanılır?

15 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

Aklın pek çok zaafı vardır. Olmayanı var zannedebilir, olanın farkına varmayabilir. Doğruyu eğri, eğriyi doğru zannedebilir. Gerçeği yalan, yalanı gerçek diye kabûl edebilir. Üstelik kıtdır, dardır, kısadır, her yere eli yetmez, her şeyi ihâta edemez. En büyük yanılgılarından biri de hep bir tesir altında kalmasıdır. Kimi zaman bir önyargı, kimi zaman bir şahıs, kimi zaman bir ideoloji, kimi zaman bir paradigmanın tesirindedir akıl. Diğer bir sebebi de şudur. Aklı besleyen hisler kusurludur, nâkısdır, yâhud bilgiler çürükdür, bâtıldır.

Meselâ kâinâtın ucu bucağı yokdur yıldızların haddi hesâbı yokdur, astronomik mesâfelerin büyüklüğü akıl almaz mertebelerdedir. Bir sayı olarak dile getirilir, yazılır çizilir ama idrâki muhâldir. Kezâ mikrokozmos için de böyledir durum. Atomun ve atom altı parçacıkların boyutları ve hareketleri ve hızları akıl almaz seviyelerdedir. Kağıt üzerinde hesâbını yapıyoruz ama aklımız almıyor bunları. 

Bâtıl kıyasları da çokdur aklın. Meselâ "Nâdir olan kıymetlidir, kör at da nadirdir, öyleyse kör at kıymetlidir" gibi. Şeytan da bâtıl bir kıyas yapmışdır. Cenâb-ı Hakk ona Âdem'e niçin secde etmediğini sorunca, "Ben ondan üstünüm, çünkü beni ateşden onu toprakdan yaratdın" demişdir. 

Bir de paradokslar var, ki akıl âciz kalır bunları çözümlemekden. Meselâ, Giritlinin biri, "Bütün Giritliler yalancıdır" demiş. Haydi çık işin içinden. 

Gene bir takım meseleler vardır ki, akıl âcizdir bunları idrâkden. Meselâ kâinâtın genişlediği malûm, peki nereye doğru genişliyor? Olmayan bir yere doğru genişleyemez, olan bir yere doğru genişliyorsa, orası da kâinâtın bir parçası sayılmaz mı? Şöyle de sorabiliriz soruyu. Her şeyin bir haddi hudûdu vardır, öyleyse kâinâtın da bir sınırı olmalı, peki o sınırın ötesinde ne var? Diğer bir mesele de şu. Gökde gördüğümüz yıldızların bazıları yüzlerce hattâ binlerce yıl önce sönmüş olabilir. Çünkü bize olan mesâfesi yüzlerce, binlerce ışık yılı olan yıldızlar var.

Akıl yanlışı doğru, doğruyu yanlış kabûl edebilir demişdik. Sayısız misâli vardır bunun. Meselâ, yakın zamana kadar insanlar dünyânın kendi etrafında döndüğünü bilmiyorlardı. Dünyânın küre şeklinde olduğunu da bilmiyorlardı. Dünyânın güneş etrafında döndüğünü de bilmiyorlardı. Halbuki bugün bunları küçük bir çocuk bile bilir. Gene yakın zamana kadar, mikrop nedir bilmiyordu insanlar. Bu yüzden Afrika'dan zorla getirip köle olarak kullandıkları zencileri lanetli kabûl etmişdi Amerikalılar. Sebebi de zencilerin kendi ülkelerinde bağışıklık kazandıkları mikropların, Amerikalıları hasta etmesi idi. Amerika'da yokdu bu mikroplar çünkü. Zavallı zencilerin ne kabahati var. Sırf bu yüzden yüzlerce sene zenciler itilip kakıldı, aşağılandı. Amerikalıların hepsi mi akılsızdı?

Radyasyon diye bir şey olduğunu da yeni öğrendi insanoğlu. Üstelik bunu keşfeden Madam Curie, radyasyonun tehlikesinden habersiz olduğu için aşırı radyasyondan dolayı öldü. Curie'nin aklından şübhe mi edeceğiz?

Newton büyük bir fizikçiydi, çığır açdı fizikde. Asırlarca Newton fiziği baş tâcı edildi ilim âleminde. Gel gelelim Einstein geldi, onun yanıldığını gösterdi. Newton akılsız mıydı?

Onun için demişler ki, "Su var zannetdiğin yer, serâb çıkıyor, ma'mûr zannetdiğin yer, harâb çıkıyor". Öyleyse akla çok güvenmemek lâzım.

Listeye geri dön