Arapçada afv, intikamın zıddıdır. Yani ortada cezâyı gerektiren bir suç olduğu hâlde suçluya cezâ vermemek, suçunu yok saymakdır.
El-Afüvv, afvı çok demekdir. Zîrâ Cenâb-ı Hakk mü'minlerin suçlarını siler, cezâyı hak etdikleri hâlde onlara cezâ vermez. Tabii bu afva nâil olabilmek için tövbekâr olmak lâzımdır. Nitekim Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmuşdur : "وَهُوَ الَّذِي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَعْفُو عَنِ السَّيِّئَاتِ". Yani Allah kullarının tövbelerini kabûl eder ve günahlarını afveder. Resûl-i Ekrem Efendimizin, "Günâhına tövbe eden o günahı işlememiş gibidir" buyurdukları da bu ism-i şerîfe işaretdir.
Afuvv ile Tevvâb arasında ne fark vardır derseniz, Tevvâb kendisine rücû eden kulu reddetmeyen demekdir. Yani masiyet içinde yüzen bir kul tövbe edip de Allah'a dönerse Allah onu reddetmez. Afuvv ise, o kulun o zamana kadar işlediği günahları tamâmen silmesine delâlet eder. Yine Afuvv ile Gafûr ve Gaffâr isimleri arasında da farklar vardır. Gafûr ve Gaffâr isimleri, kabahatleri gizlemek, örtmek manâsınadır. Afuvv ise bütün kabahatleri, suçları kökünden silip atmak demekdir. Bu itibarla da Afuvv bizim için çok ümîd verîci bir esmâdır.
Cenâb-ı Hakk bu ism-i şerîfini Kur`ân'da beş yerde zikretmişdir. Üçü Sûre-i Nisâ'dadır. Birincisi "إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا" ikincisi, "وَكَانَ اللَّهُ عَفُوًّا غَفُورًا" ve üçüncüsü de"فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا" âyet-i celîlesinde geçer. Dördüncüsü Sûre-i Hacc'daki, "اِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ" âyetinde, beşincisi de Sûre-i Mücâdele'deki, "وَإِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ" âyetindedir. Dikkat edilirse bu ism-i şerîf dört yerde, El-Gafûr ism-i şerîfi ile beraberdir. Bu da Cenâb-ı Hakk'ın mağfiretinin ne kadar geniş olduğunu ve afvı ne kadar çok sevdiğini göstermekdedir. Resûl-i Ekrem Efendimizin talîm etdiği şu duâ da buna işâret eder : "اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي Allahümme inneke 'afuvvun kerîmün tuhibbü'l-'afva fa'fu 'annî". Ma'nâsı şudur : "Allahım muhakkak ki sen çok afvedicisin, çok ikrâm edicisin, afvı seversin, beni de afvet".