12 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Azîz, "Şeref ve üstünlükde eşi emsâli olmayan, çok güçlü, yenilmez, dâimâ gâlib" demekdir. Zayıf ve hakîr manâsına gelen zelîlin zıddıdır. Bu isim Cenâb-ı Hakk'a izâfe edildiğinde, Allahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin kuvvet ve kudretinin, şeref ve üstünlüğünün mutlak olduğunu, hiç değişmediğini ve O'nun dâimâ gâlib olduğunu, her şeyi kahr u galebesi altında bulundurduğunu, şeref ve üstünlüğünün her şeyin fevkinde olduğunu ifâde eder. Yani kimse Allah'ın irâdesine karşı gelemez, ona rağmen bir iş yapamaz, onun hükmüne karşı gelemez.
Bir şeye azîz denilebilmesi için şu üç husûsiyyetin birarada olması gerekir. Benzerinin olmaması, kendisine şiddetle ihtiyaç duyulması ve güçlükle ele geçmesi, kendine ulaşmanın pek mümkün olmaması. Bu itibarla azîz sıfatı en çok Allah'a yaraşır. Çünkü bu üç vasfın üçü de Hakk Teâlâ Hazretlerinde kemâl mertebededir. Allah birdir, eşi emsâli yokdur, her şey O'na muhtâcdır ve O'nu ihâta etmek imkânsızdır, O'nun künhünü idrâk etmek mümkün değildir.
Azîz ism-i şerîfi, Kur`ân-ı Kerîm'in pek çok yerinde geçmekdedir. Ekseriyâ esmâ-yı husnâdan bir başka isimle berâber zikredilmişdir bu isim. En çok da hakîm ismi ile beraber gelmişdir. Bunun da hikmeti şudur ki, her izzet sâhibi hakîm değildir, hikmetsiz izzet zulüm getirir, haksızlık getirir. Cenâb-ı Hakk hem azîz hem hakîm olduğu içindir ki, kimseye zulmetmez, kimseye haksızlık yapmaz. Gene esmâ-yı husnâdan rahîm, alîm, hamîd, gafûr, gaffâr, vehhâb, kerîm gibi isimlerle beraber zikredilmişdir ki bunun da hikmeti şudur. Cenâb-ı Hakk, hâkim-i mutlak olduğu hâlde, bütün güç ve kuvvet O'nun elinde olduğu hâlde, kullarına karşı son derece merhametlidir, affedicidir, müsamahakârdır, lutufkârdır. Yani suç işleyene hemen cezâ vermez, günah işledi diye kulunun rızkını kesmez, tövbeleri kabûl eder, günahları affeder, hatâları örter, mağfiret eder. Bir defa da "intikâm alıcı" manâsına gelen "zü'ntikâm" ismi ile beraber zikredilmişdir ki bunun da hikmeti, zâlimlerden, kâfirlerden, münkirlerden intikâm alacağını haber vermek içindir.
Kulun bu isimden alacağı hisseye gelince. Manen yükselmek ve Allah indinde yüksek bir mevki elde etmekdir. İlim ve kudret sâhibi olup da halka hizmet yolunda çalışanlar da bu isimden hisse alırlar. Onun içindir ki ilmiyle âmil olan âlimleri Allah medh u senâ etmişdir, onların Allah katındaki mevkileri çok yüksekdir. Gene âdil hükümdarlar da Allah katında yüksek bir mevkiye sâhibdir. En büyük hisseyi alanlar ise halkı Hakk'a götürecek kudret-i maneviyyeye, kuvvet-i kudsiyyeye erişenlerdir. Bu yüzden evliyâullah için azîz tabîri kullanılır. Kâmil mürşidler de azîz diye vasf edelir hep. Hikmeti gene aynı, çünkü hem pek nâdirdir kâmil mürşid, kolay kolay ele geçmez, hem ona olan ihtiyaç çok şiddetlidir, hem de künhüne erişilmez böyle bir zâtın.