الحكيم El-Hakîm Celle Celâluh

11 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.

Kudret

Hakîm, lugatde, iyileştirmek maksadıyla men' etmek, düzeltmek ve hükmetmek gibi manâlara gelir. Doktor manâsına gelen hekim de, bilge manasına gelen hakim de aynı kelimedir. Bu isim Allah'a nisbet edildiğine, "Bütün sözleri ve fiilleri hikmetli, yerli yerinde olan, her şeyi mükemmel bir âhenk içinde yöneten, abes bir işi olmayan" manâsına geldiği gibi, "her şeye hükmeden, her şeyin hâkimi" manâsına da gelir. 

İlim de Allah'ın sıfatıdır, malûm ya, alîmdir Allah, her şeyi bilendir fakat hikmet, ayrı bir sıfatdır. İlmi yerli yerinde kullanma sanatıdır, her şeyi bir tertîb üzere, âhenkli olarak yapma, meydana getirme kudretidir. Bu yüzden bazı âlimler hakîm için, "ilimde ve fiilde kemâl sıfatıdır" demişlerdir. İnsanda da ilim var, hattâ bugün makinalar ve bilgisayarlar da bilgi sâhibi olabiliyor. Ne var ki hikmetsiz ilim, işe yaramaz. Hattâ zararlı olabilir. Nitekim bugün sabah akşam yapay zekâdan bahsediliyor ve bunun çok büyük tehlikeler getirebileceğinden endîşe ediliyor, değil mi? Farazâ dünyâdaki bütün bilgilere sâhib olsak da, neyi, nerede, ne zaman, ne maksadla kullanacağımızı bilmesek, felâket olur, kaos çıkar. Halbuki Cenâb-ı Hakk hem her şeyi bilendir hem de her işi hikmetle meydana getirendir. Hattâ her işinde bin bir hikmet vardır onun. Biz belki binde birini bile bilmeyiz, anlayamaz o başka. 

Cenâb-ı Hakk'ın bu ism-i şerîfi, Kur’ân-ı Kerîm'in pek çok yerinde geçer. Fakat tek başına değil, Cenâb-ı Hakk'ın başka isimleriyle beraber. En çok da "Azîz" ve "Alîm" ism-i şerîfleriyle beraber zikredilmişdir, "alîmün hakîm" ve "azîzün hakîm" şeklinde. Bu da pek manidardır. Çünkü nice izzet sâhibi vardır ki hikmet sâhibi değildir. Hikmetsiz izzet, zulüm getirir, felâket getirir. Gene nice ilim sâhibleri vardır ki, hikmetden nasîbleri olmadığı için, o ilimden fayda gelmez, bilakis zarar gelir. Cenâb-ı Hakk hâkim-i mutlak olduğu hâlde, bütün güç ve kuvvet onda olduğu hâlde, kimseye zulmetmez, herkese hakkını verir. İşte "azîzün hakîm" bu demekdir. Gene Allah her şeyi bildiği hâlde, onun bilgisi hâricinde hiç bir şey olmadığı hâlde, kimseye bir zarar vermez, abes iş işlemez, hiç bir çelişki yokdur onun işlerinde. İşte, "alîmün hakîm" de bu demekdir.

Gelelim kulun bu isimden alacağı hisseye. Birincisi, Allah ile olan münâsebetlerine dikkat edecek insan. Çünkü kendisi kuldur, vazîfesi Hakk'a kullukdur, abdiyyetdir, ubûdiyyetdir. Hakk'ın rızâsı dışına çıkmayacak. İkincisi, bütün işlerini yerli yerince yapacak, sözünü yerli yerince söyleyecek. Evet denecek yerde hayır demeyecek, susulacak yerde konuşmayacak, hizmet zamanında yan gelip yatmayacak. İş saatinde işine bakacak, ibâdet vaktinde ibâdet edecek. Atdığı her adıma dikkat edecek, Allah'ın kurduğu mîzânı bozmayacak, bilakis onu dengede tutacak. Üçüncüsü, bilgisini doğru yerde kullanacak, hayra kullanacak, kötülüğe âlet etmeyecek. Dördüncüsü, zulmetmeyecek kimseye, kul haklarına riâyet edecek, kuvvetini, makâmını, rütbesini halka eziyet etmek için kullanmayacak, bilakis halkın hayrına kullanacak, dâimâ adâletle hükmedecek. 

Listeye geri dön