Ali Yazıcı Camii

23 Kasım 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi

Ali Yazıcı Camii

Ali Yazıcı Camii Tarihçesi
Ali Yazıcı Camii; kapı üzeri tamir kitabesinde de belirtildiği gibi, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Rivayete göre, Fatih Sultan Mehmet bu camiyi, surlarda görevli askerlerin namaz kılması için yaptırmış ve bizzat kendisi de burada namaz kılmıştır.

Adres:
Balat Mh.
34087 Fatih/İstanbul
Koordinat:
41.029822, 28.951618
Enlem: 41°1′47.36″N (41.029822)
Boylam: 28°57′5.82″E (28.951618)

Yapılış Tarihi: Fatih Devri

Yaptıran: Fatih Sultan Mehmet

Tadilat: 1955

Minare: 1

Kaç m²: 55 m²

Kaç kişilik: 50-60

Not: Hacı Râşid Efendi yeniden yaptırmıştır.

Ali Yazıcı Camii, Fener Kapısı Mescidi ve Süzgeççi Yusuf Yazıcı Mescidi olarak da bilinir.

İlk inşa tarihi bilinmeyen bu mescid, yangın sebebiyle harap olduktan sonra Süzgeççi Yunus Efendi (Yazıcı) tarafından yeniden ihya edilmiştir. 1890-1891 tarihinde, Hacı Râşid Efendi tarafından yeni baştan yapılmıştır.

Caminin giriş katında iki adet dükkân vardır. Dükkânlar arasından camiye girildiğinde dükkân arkasında tuvalet ve ab-dest alma yerleri bulunmaktadır. Merdivenle çıkılan birinci kat son cemaat yeri olarak kullanılmaktadır. Yine merdivenle mihrap ve minberin bulunduğu kata çıkılmaktadır.

Duvarları üç sıra kesme taş, bir sıra kiremit ile örülmüştür. Çatısı kiremitle örtülüdür. Minber ve tavanı ahşap, mihrabı beton sıvalı olup dışarıya taşkıncadır. İç duvarlar yerden yarım metre yükseğe kadar lambri ile kaplanmıştır. Ahşaptan küçük bir üst mahfili vardır. Sol duvarda iki, mihrap duvarında dört uzun pencere vardır. Sağ duvar bir mesken binasına bitişik olduğundan penceresizdir. Cami, 1955 yılında küçük bir tamir görmüştür.

Ali Yazıcı Camii’nin kitabesinde banisinin Fatih Sultan Mehmet olduğu, yangından dolayı harap olup, Hacı Râşid Efendi tarafından yeniden ihya edildiği anlatılmaktadır.

Minare, Ali Yazıcı Camii’nin sol arkasındadır. İlk inşası zamanında tuğladan yapılmıştır; üzeri sıvalı iken, caminin yenilenmesi sırasında üç sıra kesme taş, bir sıra tuğla ile örülmüştür. Şerefe korkuluğu demir parmaklıklı, külahı kurşun kaplamalıdır. Avlu ve mezarlı yoktur.

Caddeye bakan duvarlarında kitabesi ve tarihi olmayan çeşme akmamaktadır. Yol seviyesinin yükseltilmesi dolayısıyla bir kısmı toprağa gömük hale gelmiştir.

Bir imam-hatibin görev yaptığı camide görevlisi için lojman bulunmaktadır. İç alanı 55 m² olan camide 50-60 kişi namaz kılabilmektedir


****
Mustafa Cambaz

Fener’de Haliç yolu üzerinde bulunan cami, kapı üzerindeki tamir kitabesinde de yazdığı gibi Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış. Fener Kapısı Mescidi ve Süzgeçci Yusuf Yazıcı Mescidi olarak da bilinen cami, yangında harap olunca Süzgeçci Yusuf Efendi tarafından ihya edilmiş. Fevkâni tipinde olan cami, 1890 tarihinde Hacı Raşid Efendi tarafından tekrar yapılmış. Duvarları kâgir, minber ve tavanı ahşap olan caminin mihrabı dışa taşkındır. 1955’te küçük bir tamir gören cami, geçtiğimiz yıllarda kapsamlı bir onarımdan geçti. Caminin kıble tarafında Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Haliç Surları bulunuyor. Fatih Sultan Mehmet’in bu camiyi, surlarda görevli askerlerin namaz kılması için yaptırdığı ve bizzat kendisinin de burada namaz kıldığı rivayet ediliyor. (11/ 08/ 2005)


Fakîrlik yüzünden mektebden çıkmışdım, bir yerde yevmiyeli çalışıyordum. Çalışdığım yerde, küçük yaşda bir çocuğun taşıyamayacağı kadar ağır yükler taşıttıkları için kasığım çatladı, fıtık oldum. İş yeri sahibi, beni işden çıkardı. Başka bir işe girdim, gündüzleri çalışıyordum gece de Arapça tahsîl ediyordum. Bize yardım eden yok ki gündüz mektebe gidelim, mecbûren gündüz çalışacağız, akşam okuyacağız.

Müezzinlik imtihanı açıldı. Hesâb ettim, benim çalşıdığım yerden aldığım parayla müezzinlik maaşı arasında beş lira bir fark var. Ya akşama kadar çalışacağım beş lira fazla alacağım ya da müezzin olup beş lira eksik alacağım ama akşama kadar da çok boş zamânım olacak. Böylece gündüz de ders okuyabilecekdim. Bu yüzden eksik maaşa razı oldum ve müezzinlik yapmaya karar verdim. Müezzinlik imtihanını yüksek bir dereceyle kazandığım halde beni, hak ettiğim câmiye vermediler. Oraya arkası olan birini verdiler, beni de Rum Patrikhanesinin karşısındaki fevkânî câmiye verdiler. O câmide hem imam hem de müezzin olarak vazîfe yapdım. Câminin bir odası vardı, elektriği ve suyu vardı. Annemle birlikde oraya yerleşdik. O vakit yaşım çok gençdi, daha on yedi yaşındaydım. İlk ay on dört lira kırk iki kuruş maaş aldık, iyi fakat ikinci ay bir buçuk lira verdiler. "Ne parası bu" dedim. "Bu caminin tahsîsâtı bitti" dediler. Eyvâh! Ne yaparız biz. Uğraşdık, Soğanağa Câmisinin müezzinliğini istedik, verdiler. Oranın da müezzin odası olduğu halde, İmam Efendi evini kirâya vermiş, müezzinin odasına yerleşmiş. Ev meselesinden imam ile aramıza niza girdi ve oradan da ayrılmak mecbûriyeti hâsıl oldu. Oranın cemâati beni çok sevdikleri halde mecbûren Soğanağa Câmisinden ayrıldım. Beni Kefeli Camisine verdiler, o caminin imamı da Sahaflar Çarşısında kitapçı olan Şâkir Efendi idi. Şâkir Efendi'ye "Gündüz dükkânını kapama, sen sadece Sabah ve Yatsı namazları için gelsen yeter, öğleni, ikindiyi ve akşamı ben kıldırırım, zâten cemaat de yok. " dedim. O da bu teklîfimi kabûl etti ve kendine âit olan odayı bana verdi. Bu şekilde iki sene orada vazîfe yapdım.
Listeye geri dön