القادر El-Kâdir Celle Celâluh

Bu isim Cenâb-ı Hakk'a izâfe edildiğine, dilediği her şeyi yapmaya gücü yeten manâsına gelir. 99 esmâ arasında da zikredilmiş olan bu isim, Kur`ân-ı Kerîm'in pek çok yerinde geçer. Kimi yerde Allah ölüleri diriltmeye kâdir olduğunu beyân eder, kim yerde bu kâinâtın bir mislini halk etmeye kâdir olduğunu söyler, kimi yerde gökden azâb indirmeye kâdir olduğunu beyân eder. Bütün bu âyetlerden açıkça anlaşılıyor ki, Allah her şeye kâdirdir, dilediğini yapar, kimse ona karşı gelemez, ona mâni olamaz. Kâdir isminde irâde kuvveti de vardır. Çünkü bir şeye kâdir olmak demek, ille de onu yapmak demek değildir. Kâdir demek, dilerse yapar, istemezse yapmaz demekdir. 

Bu ismin tecellîsi her yerde her zaman âşikârdır. Zîrâ Hakk'ın kudreti bütün kâinâtda görülmekdedir. Hangi mahlûk vardır ki, Hakk'ın kudretine bir şâhid, bir delîl olmasın. En küçük virüsünden, mikrobundan, en büyük gök cisimlerine kadar kâinatda ne varsa, hepsi de bu esmânın tecellîsidir. Böyle bir âlemi hangi kudret meydana getirebilir? Bu intizâmı hangi güç sağlayabilir? Ancak Allah yapabilir bunları.

Kulun bu esmâdan alacağı hisseye gelince. Ruhânî kuvvete mâlik olmakdır. Bu da tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalb ederek olur. Nasıl ki cismi yani bedeni kuvvetlendirmek için iyi beslenmek ve spor yapmak lâzımsa, rûhu kuvvetlendirmek için de onu iyi beslemek ve iyi çalıştırmak lâzımdır. Rûhun gıdâsı zikrullah ve ibâdetdir. Rûhun sporu da riyâzat ve mücâhededir.