القهّار El-Kahhâr Celle Celâluh

15 Haziran 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

Yenmek, zillete düşürmek, zor kullanarak istediğini yapdırmak, boyun eğdirmek gibi manalara gelen kahr kökünden gelir ve mübâlağa ifâde eder. Kahhâr, hiç yenilmeyen, dâimâ gâlib gelen, yegâne kuvvet ve kudrete sâhibi demekdir. Türkçemizde kahretmek daha çok mahvetmek, yok etmek manasına kullanılır. Bu, kahrın dar bir manâsıdır. Hakk'ın kahr sıfatı bunu da içine alır ama çok daha şumüllüdür.

Büyük mürşidlerimizden Niyâzî Mısrî Hazretleri Kahhâr ism-i şerîfinin îzâhını şöyle yapmışlardır :

Kahr odur ki, rubûbiyyet da'vâsında olanları helâk eyleye. Rubûbiyyet da'vâsı da üç türlüdür. Biri, külliyyet ile. Firavun, Şeddâd, Nemrûd misillilerin da'vâsı gibi. Biri de ba'ziyyet ile ki, anlar tanrılık da'vâsında değillerdir, velâkin işleri onlara benzer. Zâlim pâdişâhlar ve beyler ve celâlîler gibi. Biri de temerrüdlük edenlerdir ki, bir işde "ben şunu şöyle ederim, bunu böyle ederim" diye. Hattâ "şu işi şöyle işlerim" dedikde, inşâallâh demekde temerrüdlük, da'vây-ı rubûbiyyetdir. Onun gibileri de Allahu Teâlâ kahr edüp, murâd etdiği işi nasîb etmez. Bu üç tâifenin üçü de makhûrlardır. Da'vâları mikdârı, aza az çoğa çok yine her birisine kahr bir mahlûk yüzünden zuhûr eder, yoksa kahr eden mahlûk değildir.

Hakk kulundan intikâmın yine 'abd ile alır
Bilmeyen 'ilm-i ledünnü anı 'abd etdi sanır

İmdi bu kahrdan hiç kimse hâlî değildir. Her ne vakit ki kişi kendi nefsinde veya gayrıda bu sıfât-ı kahrı müşâhede ede, o kimse, Hakk Te'âlâ'yı el-Kahhâr ismiyle zâkir olmuş olur, gerekse dili sâkit olsun. 

Bu isim, 99 esmâ arasında zikredildiği gibi Kur`ân'da da bir kaç yerde geçer. 

Bu ismin tecellîleri her ân her yerde görülebilir. Kâinâtda hiç bir şey yokdur ki Allah'ın kahr u galebesi altında olmasın. Sayısı belli olmayan galaksiler, bilinmeyen âlemler, gözle görülmeyen mahlûkât hepsi Hakk'ın kahr u galebesi altındadır. İnsanlar da aynı durumdadır. Her ne kadar insana pek çok ilâhî mevhibe ihsân edilmişse de bunların hepsi âriyetdir, ödünçdür, geçidir. Sağlık verilmişdir, bir gün alınır. Akıl verilmişdir bir gün gider o akıl. Para, pul, güç, kuvvet verilir, bunlar da alınır. Nihâyet hayat verilmişdir, o da bir gün biter. Bütün bunlar Cenâb-ı Hakk'ın takdîriyledir, irâdesiyledir, müsaadesiyledir.

Bu esmânın tecelliyâtı bazı insanlar üzerinde de görülebilir. Meselâ pâdişahlarda, kırallarda, orduları sevk ve idâre eden komutanlarda yâhud emri altında pek çok kişi bulunan idârecilerde, patronlarda bu ismin tecellîlerini görmek mümkündür. Bunlar ister âdil olsunlar ister zâlim, ister mü'min ve muvahhid olsunlar, ister münkir ve müşrik.

Bu esmâdan bizim alacağımız hisse ise nefse galebe etmekdir, nefsin kötü sıfatlarını yok etmekdir, nefsin askerlerini mağlûb etmekdir, kalbden hubb-i sivâyı silmekdir.

Listeye geri dön