13 Eylül 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Senin ceddin dört kıtaya hükmünü yürüttü, iki denizi havuz hâline soktu. O vakit onlar Kur`ân'a iyi sarılmışlardı, Allah onları âlî kıldı. Gayr-i müslimler müslüman olmadıklarından dolayı ilerlemediler, kitaplarını geriye attıkları için ilerlediler. Onların kitapları onlara bukağı gibidir ama onlar kitaplarını geri attılar. Biz de kitâbımızı geriye attık ve geri kaldık.
Vaktiyle âbâ u ecdâdımız dört kıtaya şân verdi, zulum yerine adâlet, cehil yerine ilim götürdü, seâdet görürdü, felah götürdü. Biz kapıları kılıçla açmadık, kapılar kendi kendine açıldı. Halk bizi istiyordu çünkü ecdâdımız gittikleri yere adâlet götürüyorlardı. Bu müslümandı, bu gayr-i müslimdi demiyorlardı, adâlet vardı. Herkes hayâtından memnûndu, herkes gülüyordu, kimse ağlamıyordu. "Bu nasıl olur?" diye düşünüyorsan sana bir misâlini verivereyim.
Müslümanlar bir şehri muhâsara ettikleri zaman üç şey teklîf ederlerdi. "Ya İslâm olun, ya cizye vermeyi kabûl edin yani bizim idâremiz altına girin ya da harb" derlerdi. Eğer İslâm olurlarsa mes'ele kalmaz, hemen bizimle kardeş olurlar ve aynı haklara sâhib olurlar. Cizye vermeyi kabûl ederlerse büyük ölçüde aynı haklara sâhib olurlar, dînlerinde ve dillerinde serbest olurlar. Ya da harbederler.
Vaktiyle bir yeri muhâsara ettiler. O belde halkına aynen bu teklîfler yapıldı. Onlar "Biz dînimizde kalmak istiyoruz, cizye vereceğiz" dediler. Kumadan kabûl etti ve bizimkiler şehri aldılar. Halkdan alınan cizye kişi başına senelik bir altındı. O senenin cizyesini topladılar fakat altı ay sonra düşman büyük bir kuvvetle saldırınca o şehri terk etmek mecbûriyeti hâsıl oldu. Kumandan şehir halkını topladı ve "Biz sizi bir sene muhâfaza etmek üzere sizden birer altın cizye almışdık. Düşman çok kuvvetli geldi, mukâvemet edemeyeceğiz, şehri bırakıp gidiyoruz, gelin hakkınızı alın" dedi ve haklarını verdi ve şehri o şekilde bırakıp çıktılar.
Allahu teâlâ böyle âdil olan kişilere yardım etmez mi? Allah'ın nusreti ve selâmeti dâimâ şefkatli, merhametli ve âdil olan kişileredir. Allah âdillerle ve doğrularla berâberdir. Allah eğrilerle berâber değildir, Allah zâlimlere yardımcı değildir.