Allah Bütün Duâları Kabûl Eder mi?
21 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Sûre-i Bakara'daki "وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ / Ve izâ seeleke 'ıbâdî 'annî fe innî karîb, ücîbu da’veted dâ'i izâ de'âni, felyestecîbû lî velyu’minû bî le'allehum yerşudûn" âyet-i kerîmesi, Kur`ân-ı Kerîm'in en müjdeli âyetlerindendir. Bu âyet-i kerîme ile verilen müjdeye göre, kim Cenâb-ı Hakk'dan bir şey isterse, Allah ona istediğini muhakkak verir. Yalnız burada mühim bir incelik vardır ki o da istemenin âdâbı ve usûlü hakkındadır. Nitekim âyet-i kerîmenin ikinci kısmında bu husûsa işâret edilmişdir.
Nasıl ki zehir içen kişi şifâ ümîd edemezse, duânın makbûl olabilmesi için insanın ef'âli de duâsına mutâbık olmalıdır. Yoksa sadece dil ile yapılan bir duâ, lafdan ibâret kalır ve bir netîce vermez. Meselâ,
İlim öğrenmek isteyen kişinin diliyle duâ etmesi yetmez, bunu taleb etmesi ve kendisine bir hoca veya okul bulması lâzımdır. Bu da yetmez, okuması, çalışması ve gayret göstermesi de gerekir. Sadece diliyle duâ ederek ilim sâhibi olmak isteyen kişinin bir şey öğrenmesi mümkün olmaz zîrâ âdetullaha mugâyirdir.
Bir hastanın diliyle duâ etmesi iyileşmesi için yetmez, tedâvî için iyi bir hekim bulması ve o hekimin tavsiyelerine uyması da lâzımdır. Sadece diliyle duâ eden ancak şifâ aramayan kimsenin sıhhat bulması için bir mucize lâzımdır.
Sıhhat için yaptığımız duânın kabûl olmasını istiyorsak, yediğimize içtiğimize dikkat etmemiz, yaşayışımıza, nefes aldığımız havaya varıncaya kadar içinde bulunduğumuz bütün şartlara da dikkat etmemiz gerekir. Böyle yapmayıp da elin ne geçerse yiyen, içen ve zararlı alışkanlıklardan vazgeçmeyen bir kimse ne kadar duâ ederse etsin, muhakkak sıhhatini kaybedecekdir.
Para kazanmak için de dil ile duâ etmek yetmez. Bir meslek sâhibi olmak ve çalışmak, üstelik de dürsüt çalışmak gerekir. Bunları yapmayıp yan gelip yatan bir insanın diliyle duâ etmesi nâfile bir çabadır.
Bu misâllerdeki ilim öğrenmek, şifâ bulmak, sıhhatini korumak, para kazanmak gibi isteklerinin gereklerini yerine getirmeyen insanlar hakkında şöyle de diyebiliriz. Aslında bunların da duâları kabûl olmuşdur ama kabûl olan duâlar dilleriyle yaptıkları değil fiilleriyle yaptıkları duâlardır. Çünkü ders çalışmayıp tembellik eden bir çocuk, câhil kalmak için duâ ediyor demekdir. Meslek öğrenmeyip serserilik yapan bir kişi, fakir ve işsiz kalmak için duâ ediyor demekdir. Sigara, içki ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklarına devam eden bir kişi, hasta olmak için duâ ediyor demekdir. İşini düzgün yapmayan biri kişi, işinin bozulması ve rızkının azalması için için dûa ediyor demekdir.
Hasılı Cenâb-ı Hakk'dan her ne murâdımız ve talebimiz varsa bunların gereklerini yerine getirmek ve bu gerekleri yerine getirirken de titizlik göstermek lâzımdır. Gerekleri yerine getirmek talebimizdeki samîmiyyeti, titizlik göstermek de ciddiyetimizi gösterir ki bir duânın makbûl olabilmesi için samîmî ve ciddî olması şartdır.
Listeye geri dön