21 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
![]() |
"Vallâhu gâlibun alâ emrih / Allah, her işinde gâlibdir" |
Bugüne kadar, İslâm düşmanları, dinsizler ve densizler her türlü hîle ve desîseye başvurarak dîn-i mübîn-i islâmı bozmağa, Kur'ân-ı Kerîm'i tahrîf veya kendi maksadları istikâmetinde te'vîle, yalan ve uydurma hadîsler uydurarak Hadîs-i Şerîf'leri çirkin ve kötü emellerine âlet etmeğe ve böylelikle İslâm'a zarar vermeğe çok uğraşmışlar, mezbûhâne gayret ve faaliyetler göstermişler, hesapsız paralar sarfetmişler ve fakat hiçbir başarı sağlayamamışlardır. Zîrâ büyük islâm bilginleri, hadîs âlimleri, âdetâ pirinçden taş ayıklarcasına bu sahte ve uydurma hadîsleri ayıklamışlar ve gerçekleri meydana çıkarmışlardır. Her çeşit fitne ve fesat, menfî propaganda ve İslâm aleyhtârı gizli faaliyetler onların umdukları sonuçları vermemiş, tam tersine buna cür'et ve cesâret eden dîn düşmanlarını dâimâ hüsrâna uğratmışdır. Her asırda yeryüzünün hemen her ülkesinde milyonlarca hamele-i Kur'ân yani hâfızlar yetişmiş ve Allah "Azîmü'ş-Şân" va'dinden hulf etmediğinden "Kitâb-ı Azîm"ini hıfz u himâyesinde bulundurmuş ve her türlü tahrîfden korumuşdur. Kıyâmete kadar da koruyup kurtaracağı mutlak ve muhakkakdır.
On dört yüzyıldan beri devâm edegelmekte olan İslâm dînini ortadan kaldırmak ve ümmet-i Muhammed'i sapık fikir ve ideolojilerin bataklıklarına çekerek yoketmek için sinsi sinsi sürdürülen ve günümüze kadar da devâm eden İslâm aleyhtârı gayret ve faaliyetler bozguna uğramış ve bu uğurda akla gelen ve gelmeyen her çâreye başvuran alçaklar, Allah'ın kahrına uğrayarak dâimâ mağlûb olmuşdur ve olmağa da mahkûmdur. Zîrâ ümmet-i Muhammed de kıyâmete kadar pâyidâr olacak, dîn-i mübîn-i İslâm'ı ve ahkâm-ı Kur'ân'ı bozmağa veya tahrîf etmeğe hiç kimsenin gücü yetmeyecekdir. Şerî'at-ı garrâ-yı Ahmediyye'nin üssü esâsı olan "Kur'ân-ı Azîmü'l-Bürhân" yerlerin ve göklerin ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah "zü'l-Celâl ve'l-Kemâl" Hazretlerinin hıfzı, himâyesi ve te'mînâtı altındadır.
Biz, olanca saffet ve samîmiyetimizle inanıyoruz ki, Allah, her emrinde gâlib ve bütün mahlûkât mağlûbdur...
Yüksek makamlarından telakkî ettiğimiz emir üzerine, bu müşterek rapor altında isim ve imzâları bulunan biz iki râhib, Afrika'da tensîb buyurulan bölgeye geldik. Burada, bir kilise ile bir hastahâne ve bir aşevi kurduk. On yıldan beri burada hastaları tedâvî ettik, açları doyurduk, çıplakları giydirdik...Sonunda bazı kabîleleri hıristiyan yapmağamuvaffak olduk. Fakat ne yazık ki bütün emek ve gayretlerimiz boşa gitti. Zîrâ bulunduğumuz bölgeye gelen iki müslüman tarîkat şeyhi, bizim uzun yıllar geceli gündüzlü çalışıp didinerek hıristiyan yaptığımız kabîleleri, iki hafta gibi kısa bir zaman zarfında müslüman yaptılar. Bu mağlûbiyyet ve hezîmet karşısında, bütün ümitlerini yitirmiş iki râhib olarak ya bu vazîfeden affımızı veya bizim bulunduğumuz bölgelere müslüman şeyhlerinin sızmalarını önlemek için gerekli tedbir ve tertiplerin alınmasını ve islâm din adamlarının bölgemize sokulmamalarını bilgi ve takdirlerinize sunarız...Envâru'l Kulûb, Cild 3, Sayfa 113