Allah İle Sohbet Kaç Türlü Olur?

4 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Ruh

Büyük velîlerden Ebû Saîd Ebu'l-Hayr Hazretleri buyurmuşlardır ki :

Allahu Teâlâ rûhları yarattığı zaman, onlara vâsıtâsız olarak hitâb etti ve kelâmını onlara doğrudan doğruya duyurdu. Ve buyurdu ki, "Sizi yarattım ki sırrınızı bana söyleyiniz, ben de sırrımı size söyleyeyim. Eğer bunu yapmazsanız bana fısıldayın, ben de size fısıldayayım. Eğer bunu da yapmazsanız bana söz söyleyin, benimle konuşun. Eğer bunu da yapmazsanız, beni dinleyin".

Hazret-i Şeyh sonra şu âyet-i celîleyi okumuşlar :

وَاِذَا سَمِعُوا مَٓا اُنْزِلَ اِلَى الرَّسُولِ تَرٰٓى اَعْيُنَهُمْ تَف۪يضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّۚ 
ve izâ semi'û mâ ünzile ile'r-resûli terâ a'yünehüm tefîdu mine'd-dem'i mimmâ 'arefû mine'l-hakk.
Peygamber'e indirileni dinledikleri zaman, hakka (yâhud Hakk'a) âşinâlıkları sebebiyle, gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün.

Hazret-i Şeyh bu âyet-i kerîmeyi okudukdan sonra da şöyle buyurmuşlar :

Allah'ın kelâmı onun zâtına has kadîm sıfatıdır, harflerden ve seslerden oluşmaz. Özünde işitilme özelliği vardır. Allah, kelâmını harfsiz ve sessiz kuluna işittirdiği zaman, konuşma adını alır. Bunu esas alır da, bir yerde buna delâlet eden ibâreler, harfler ve benzeri işâretler yaratırsa buna sır söyleme denir. Eğer Allah, kulunun kalbinde kelâmının ma'nâsını meydana getirirse, buna fısıldama denir. Bu son kısımda şart olan, bunun Allah'ın kelâmı olduğu husûsunda kulun kalbinde katî bir bilginin oluşmasıdır. Ne zaman sır söyleme, fısıldama ve hitâbdan bahs edilse, onları bu ma'nâlarda anlamak lâzımdır. Vahye ve îhâya gelince; resûllerden bir resûl vâsıtasıyla kelâmın rûha gelmesidir.

Bundan bir kaç hafta evvel, yeri geldi diye, Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin mühim bir beyânâtını, "Gayb Perdeleri Nasıl Kalkar?" başlığı ile yayınlamışdım. Orada Cenâb-ı Hakk'ın bazı kullarına nasıl ilhâmda bulunduğu, gayb perdelerinin nasıl kaldırıldığı anlatılıyordu. Vay efendim sen misin bunu yapan. Ne itirazlar, ne suçlamalar, ne laf ebelikleri, ne bilgiçlikler. Vay efendim gaybı kim bilebilirmiş de, gayb bilinseymiş ona gayb mı denirmiş de, şöyleymiş de, böyleymiş de. Ağza alınmayacak hakâretleri hiç yazmıyorum. A kardeşler, ne diyelim, ahmaklara verilecek en güzel cevâb sükûtdur, dedik ve susduk. Bu yazıyı yazmakdan murâdım ise, bizi samîmî olarak takîb eden ve tasavvufun inceliklerini öğrenmek isteyen kardeşlerimize bir ışık tutmakdır.

Ârif ile sohbet etmek dürr ü mercân incidir
Câhil ile sohbet etmek günde bin cân incidir
Listeye geri dön