21 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Allah korkusuyla, şöhret endîşesiyle ya da zâlimlere âlet olmamak için ilmini ve irfânını gizleyen, kendisini deli, ahmak ya da câhil gibi gösteren nice âlimler, nice ârifler vardır demişdik. Bunlardan biri de, İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe Hazretleridir. Halîfe Mansûr, iktidârını kuvvetlendirmek ve icrâatını meşrûlaştırmak için, İmâm-ı A'zam Hazretlerini kâdıu'l-kudât yaparak onu adâlet teşkîlâtının başına geçirmek istediğinde, İmam-ı A'zam Hazretleri zâlim bir pâdişâhın emrine girmemek ve zulme destek olmamak için bu teklîfi reddetmişdir. Halîfe ne kadar ısrâr ettiyse de Hazret-i İmâm teklifleri hep geri çevirmişdir. Halîfe bir gün İmâm-ı A'zam Hazretlerini huzûruna çağırıp ona emr-i vâki' yapmaya kalkınca, Hazret bu mes'ûliyyetden kurtulmak için şöyle demişdir : "Ben bu vazîfe için uygun değilim. Eğer ben sözünde sâdık bir kişi isem, bu sözüme inanman ve daha fazla ısrâr etmemen gerekir. Eğer yalan söylüyorsam, adâlet teşkîlatının başına yalan söyleyen birisini oturtman aslâ câiz olmaz. Öyleyse benim bu vazîfeye ta'yîn edilmem doğru değildir". Halîfe, buna verecek bir cevap bulamayınca, ısrârından vazgeçmiş.
إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء
İnnemâ yahşallahe min 'ıbâdihil 'ulemâ.
Allah'dan hakkıyla korkanlar, muhakkak ki O'nun âlim kullarıdır.
Sûre-i Fâtır, 28