Allah Sevdiği Kullarına Niçin Musîbet Gönderir?

5 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Amerikalılara hitâb etdikleri bir sohbetlerinde buyurdular ki :
Resûl-i Ekrem'i düşmanlar zehirlemişlerdi. Hayber'de düşmanlar, Resûl-i Ekrem'i zehirlemişlerdi. Kuzu pişirmişler, davet etmişlerdi. Kuzuyu zehirlemişler ve zehirli kuzuyu Resûl-i Ekrem'in önüne sürmüşlerdi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemin yanında Hazret-i Ebûbekir Sıddîk vardı bir de sahabeden bir zât vardı. Yemeği sundular, o sahabenin karnı fazla acıkmış gâliba, hemen aldı, yedi ve hemen öldü o. Zehir ona çok tesir etti, öldü. Hazret-i Ebâbekir Sıddîk ile Resûl-i Ekrem Efendimiz kuzuyu yerken kuzu mucize ile dile gelip söyledi, "Yâ Nebiyallah, beni yeme çünkü ben zehirliyim" dedi ama Cenâb-ı Peygamber'e rütbe-i şehâdet verileceği için, ind-i ilâhîde ne kadar mertebe varsa hepsi Peygamber'e verildiği için, şehâdet mertebesi de verilecek, işte onun için zehir bir defa onun bedenine gitmiş oldu. Sıddîk-i Ekber de öyle oldu fakat diğer sahabînin vehleten fücceten hemen orada öldüğü gibi onlar hemen ölmediler. Yani üzerinden zamanlar geçdi. Cenâb-ı Peygamber'e altı sene kadar bir zaman geçdi, seyyidinâ Ebâbekir Sıddîk'a da sekiz sene kadar bir zaman geçdi. Zehir tesirini öyle gösterdi yani hemen, vehleten göstermedi. Fakat öteki sahabe, hemen yuttu ve öldü, şehîd oldu. Sonra Cenâb-ı Peygamber, kendisini zehirleyen, yani kendisini evine davet eden, kendisine nimet diye zehir veren kimseyi, ki o bir kadındı, affetti, kısas filan yapmadı. O kadın afv-ı peygamberîye uğradı.
Bunlar enbiyâ için olabilen şeylerdi. Meselâ Nûh aleyhisselâmı kavmi döverlerdi, hattâ ciğerlerinde yara peydâ olmuşdu. Diğer nebîlerden de şehîd olanlar var. Meselâ Hazret-i Îsâ'ya kasd edildi, Hazret-i Zekeriyâ biçildi, Circis aleyhisselâmı parampaça ettiler. Yahyâ'yı katl ettiler. Yani peygamberlerin başına böyle şeylerin gelmesi onların peygamberliğine mâni değildir. Onun için Hazret-i Muhammed'e zehir yedirilmesi de O'nun peygamberliğine mâni değildir. Başlarına böyle şeylerin gelmesiyle, ind-i ilâhîde rütbeleri âlî oluyor, dereceleri yükseliyor.
Şehâdetin kadr u kıymetini bilenler ve belânın da kadr u kıymetini bilen velîler Allah'dan belâ beklerler, gelsin diye. Belâ gelmediği vakit üzülürler, "Demek ki Allah bizimle alâkayı kesdi, bizi sevmiyor, bizimle hiç şakalaşmıyor" derler. Biz hep rahata kaçıyoruz, hep rahat tarafına gidiyoruz, onlar öyle değil, onlar mesâibin üstüne gidiyorlar. İşte Hüseyin aleyhisselâm, yani Hazret-i Peygamber'in torunu. O da şehîd oldu. Hem de Fırat nehrinin kenarında bir yudum sudan mahrûm olarak. Ve oraya koşa koşa gitmişdi, çoluğu çocuğu yetmiş iki yârânı ile berâber. 
Onun için belki Amerikalıların ve bizdeki bazı pişmeyenlerin aklı bu işe ermez ve kafalarına şöyle bir düşünce gelebilir. "Niçin velîlerin başına musîbet geliyor? Velîler hep kurtulmalı, sırt üstü yatmalı, gölge altında oturmalı" filan diye düşünebilirler. Hayır, öyle değil. Bütün velîler böyle. İşte okudunuz, işittiniz, duydunuz; Hallâc-ı Mansûr, Nesîmî, Necmeddîn-i Kübrâ, Ferîdüddîn Attar gibi ne kadar böyle İslâm sôfîleri ve hıristiyan azîzleri varsa onlar da hep bir musîbetle, mesâible gittiler bu âlemden. Hıristiyan olsun mûsevî olsun, bütün dîn sâliklerinden bu şekilde yükselen zevâta, azîzlere böyle musîbetler isâbet eder. Nitekim Benî İsrâil'den binlerce peygamberi katlettiler, öldürdüler, parçaladılar.
Cenâb-ı Hakk kullarına, sabr u sebât ve fazîlet numûnesi gösteriyor. Ve yine Cenâb-ı Hakk kullarına "Bak beni sevenler, benim verdiğim musîbetlere nasıl tahammül ediyorlar, görün!" diye gâfillere ârifleri gösteriyor. "Benim Rabbim Allah" diyen ve Allah'a teslîm olan kişi nasıl Allah yoluna başını veriyor. Allah bize bütün bunları göstermekde.
Çünki dünyâ dârını teşrîf edüp basdı kadem
Ol safiyullah ki Âdem çekdi nice hüzn ü gam
Enbiyânın cümlesi türlü belâlar çekdiler
Hem Hudâ'nın dostu 'âlem fahri şâh-ı muhterem
Çâr-yâr-ı Mustafâ Sıddîk 'Ömer 'Osmân 'Alî
Âl ü ashâb çekdiler dünyâda gûnâ-gûn elem
Cümle ümmet rütbesince gam yükün yüklendiler
Sen dilersin dâr-ı mihnetde safâ vü 'ıyş ü dem

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön