6 Haziran 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Cenâb-ı Hakk'ın Tevvâb ism-i şerîfine ma'nâ verirken, bu ismin kullara da izâfe edildiğinden bahsetmiş, hattâ bunun Kur`ân'da da zikredildiğini söylemişdik. Cenâb-ı Hakk Kitâb-ı Kerîminde şöyle buyurur, "اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ innallahe yuhibbü't-tevvâbîne ve yuhibbü'l-mütetahhirîn". Ma'nâsı, "Muhakkak ki Allah çok tövbe edenleri ve tertemiz olmağa çalışanları sever".
Burada "tâibîn" yani tövbe edenler denilmeyip "tevvâbîn" denilmesinde büyük bir hikmet vardır. Tevvâb, tâibin mübalağalısıdır. Peki ama bu mübalağadan maksad nedir? Aynı günaha defalarca tövbe etmek mi? Yâhud devamlı günah işleyip tövbe etmek mi? Yâhud günahların çokluğundan mı?
Tevvâb, bütün günâhlara tövbe eden, bütün kötülüklerden yüz çeviren demekdir. Zâten tövbenin hakîkati de budur. Tövbe, masiyeti topyekun terk ederek Hakk'a rücû' etmekdir. Yoksa yalnız bir günahı, iki günahı terk etmeğe tövbe denmez. Çünkü Hakk'ın sevgisi ve gadabı bir arada olmaz. Allah bir kulunu hem sevsin hem de ona gadab etsin, bu mümkün değildir. Onun için hakkıyla yapılan tövbe, bütün günahları terk etmekle olur.
Malûm ya günahlar türlü türlüdür. Kimi günah vardır, hukûkullaha girer, meselâ namazı terk etmek gibi. Kimi günah vardır hem hukûkullahı hem kul hakkını alâkadar eder, adam öldürmek gibi. Kimi günahlar küçükdür, kimileri büyükdür. Kimi günahlar fiil ve hareket şeklinde zâhir olur, meselâ içki içmek, kumar oynamak, gıybet etmek gibi. Kimi günahlar gizlidir, meselâ kalbden geçen kötü düşünceler, kötü zanlar gibi. İşte bütün bu günahların hepsine birden tövbe eden kişi, makâm-ı mahbûbiyyete erişir. Yani Allah o kulunu sever. Bir kul için bundan daha büyük bir şeref, bundan daha büyük bir pâye olmaz.