Muzaffer Efendi Hazretlerinin, vaazlarında sık sık zikrettiği nasîhatlardan biri de eski kitaplarda Hadîs-i Kudsî olarak rivâyet edilen şu sözdür :
إذا عصاني من يعرفني سلطت عليه من لايعرفني
İzâ asânî men ya'rufunî sellattü aleyhi men lâ ya'rifunî
Beni bildiği halde bana ısyân edene, beni tanımayanı musallat ederim.
Gerçi bazı akl-ı evveller bu ibârenin aslı sâbit değildir diye kabûl etmek istemezler ama târih bu hakîkati sayısız defalar isbât etmişdir...Biraz târih okuyan kişiler göreceklerdir ki Müslümanlar ne zaman Allah'ın emirlerini geriye atıp nefslerinin hevâsına tâbi' oldularsa Allah onların başına kâfir ve zâlimleri musallat etmişdir... Bağdad üzerine yürüyen Cengiz ve Hülâgû, Anadolu üzerine yürüyen Timur, Endülüs üzerine yürüyen Hıristiyanlar, Osmanlı üzerine çullanan Avrupalılar, Filistin'e kan kusturan Yahudiler sayısız misâllerden sadece birkaçıdır...Bazen de düşman dışarıdan gelmez, milletin içinden bir zâlim çıkar ve herkese kan kusturur...İşte Suriye, işte Mısır, işte Irak ve zâlim idârecilerin hükmü altında ezilen diğer müslümanlar... Peki Allah zulmetmekden münezzeh olduğuna göre bu işin sırr-ı hikmeti nedir?...Aslında müslümanlara musallat olan zâlimlerin yaptıkları zulümler, müslümanların Allah'a ısyân ederek kendi nefslerine yaptıkları zulmün tezâhüründen başka bir şey değildir...