15 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, 1980 senesinde Amerika'daki bir TV programında, mûsıkînin halkı irşâd bakımından ne gibi bir hikmeti olduğunu şöyle îzâh buyurdular :
Bu ilâhiler ve duraklar ve kasîdeler, Kur`ân-ı Kerîm'in ve Hadîs-i Peygamberî'nin tefsîrleridir. Ama bunları nazmen ve elhân ile yani sadâ ile mûsıkî ile halka sunarız. Nesirle de davet olabilir, nazımla da davet olabilir, halkın irşâdı için, nazmen, nesren, mûsıkîyle, hitâbetle. Maksad hakka ve Allah'a davetdir. Çünkü insanların hâletleri ayrı ayrıdır. Bazı insan mûsıkîyle Hakk'a gelir, bazısı zühd ile, bazısı takvâ ile, bazısı ibâdet ile, bazısı sükûn ile gelir. Bizim tarîkımızda bunların hepsi vaz' edilmişdir. Hem sükût vardır, hem zikr-i hafî vardır, hem zikr-i cehrî vardır, hem ilâhi, hem kasâid, hem durak, hem mevlûd ve mersiye. Bunların hepsi bir ma'nâ taşımakdadır. Meselâ,
İşte bu, Kur`ân-ı Kerîm'deki bir âyet-i kerîmenin nazmen ma'nâsıdır. Yani, "kün fe yekûn", Allah bir şeye ol der ve o şey olur. İşte biz bunu, Türkçe olarak nazm ile ve ma'nâ ile ve mûsıkî ile halka bunu sunarız.
Bütün insanoğullarının ve hayvânâtın dahi mûsıkîye bir zaafı vardır. Bunun da sebeb-i illeti şudur. "Elestü bi rabbiküm" hitâbını rûhların hatırlamasıdır. Bu ayrı ayrı tecellî etmiş, kimisi alafrangayla, kimi alaturkayla, kimi şarkda, kimi garbda, kimi şimâlde, kimi cenûbda. Ama bütün gâye nedir? Rûhlar mûsıkîden hoşlanırlar.
Hattâ çobanlar bile kavalla koyunları suya indirirler, sularlar ve sudan çekerler ve uyuturlar. Evet, bir çok hayvanlar mûsıkîden anlarlar. Gene hayvanlardan, mûsıkîden en çok anlayanlardan bir tânesi de devedir. Devenin üzerine okkalarca yük vururlar ve günlerce çölde, önde Arap maval okuyarak, o mavala hayvan kulak vererek, yorgunluğunu duymayarak, menziline vâsıl olur. Hayvana böyle tesîr ederse mûsıkî, insanlara elbette daha büyük tesîri olacağı bedîhatdandır.
Binâenalâzâlik, ehlullah bunu sezerek ve bu sırrı çözerek, halka Allah aşkını, Peygamber aşkını, Dîn aşkını, sôfîlik aşkını mûsıkÎyle sunmuşlardır.
Ve mûsıkînin de kısımları vardır. Yani haram olan kısmı vardır, mubah olan kısımları vardır. Haram olan kısımları, insanları şehvete düşürür, şehveti hatırlatır, hayvanlaştırırsa, İslâm Dîninde bu müzik haramdır. Ama gene İslâm'ın beş rüknünden biri olan, oruca dahi bir çok islâm diyarlarında davulla kalkarlar. Yani gece davul vururlar. Bu davul da böyle kafayı şişirmek için değil, bir tempoyla vurulur.