Allah'a Giden Yollar Niçin Çok ve Farklı Farklıdır?

21 Şubat 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri Tamâmü'l-Feyz nâmındaki eserlerinde buyuruyorlar ki :
Bil ki Allahu Teâlâ'ya giden yollar mahlûkatın nefesleri sayısıncadır. Zîrâ her bir kimsenin Allahu Teâlâ'ya teveccühünde kendisine mahsûs bir yolu ve yönü vardır. Yine Allahu Teâlâ bu ümmet-i merhûmeye bütün sebeblerin ve vesîlelerin kendisinden feyezân etdiği, en son gelen ve en öne geçen Peygamber'inin vesîle makâmına ulaşması için duâ etmelerini emretmişdir. Ümmetin peygamberleriyle durumu, halkın sultanları ile durumuna benzer. Öyle ki emir, nehiy, kabz ve bast gibi husûslar, sultanın elinde iken, saltanat tahtına oturtma işi halkın elindedir. İlâhî gayreti anla!

İki şahısda Allah'a teveccühün aynı şekilde olması çok nâdirdir. Bu yüzden Şeyh-i Ekber ve Misk-i Ezfer Hazretleri, kendi zamanında yine kendisinden hikâye edildiğine göre sülûkünde kendisine muvâfık bir kimse bulamamışdır. Manevî vârisi Sadreddin Konevî Hazretleri de aynı durumdadır.

Allahu Teâlâ'ya ulaştıran yollar, sâliklere rahmet olarak, çok sayıda olmuşdur. Nitekim Kur`ân-ı Kerîm'in lugatleri de Arab kabîlelerine rahmet olarak çeşit çeşit gelmişdir. Yani Hazret-i Kur`ân'ın cem'î, ehadî, gaybî makâmdan farkî, vâhidî, şehâdî makâma yedi harf üzerine, ki bunlar Kureyş, Hüzeyl, Hevâzin, Yemen, Benî Temîm, Tayy ve Sakîf lugatleridir, nüzûlünün sebebi, işi kolaylaştırmakdır. Zîrâ böyle olmasaydı farklı lehçelere sâhib Arablara sâdece bir lugat üzere Kur`ân-ı Kerîm'i alıp okumak zor gelirdi. 

Peygamber de, her yönden kolaylaştırıcı olarak gönderilmişdir, zorlaştırıcı olarak değil. Buna müctehidlerin ihtilâfını kıyâs et. Zîrâ onların ihtilâfları, i'tikâd ve dînin usûlü hakkında olmasa da 'amellerde ve fer'î hükümlerde hak mezheblerin çoğalması netîcesini doğurdu. Müctehidlerin bu konulardaki farklılıkları, peygamberlerin şerî'atlerindeki farklılıkları gibidir. Nitekim Allahu Teâlâ, "لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًاۜ" buyurmuşdur. Bu farklılık, peygamberlerin kendi şahısları bakımından değil bilakis ümmetlerin isti'dâdlarındaki farklılıklar bakımındandır.
Bu farklılığa sûrî yolların çokluğu ile de işâret edilebilir. Muhakkak ki dünyânın çeşitli yerlerinden yolculuğa çıkan hacıların yöneldikleri yer, Kabe'dir. Fakat Kabe'ye geldikleri yönler farklıdır. Kimisi batıdan kimisi doğudan gelir. Yine kimisi karayolu ile kimisi denizyolu ile yolculuk yapar. Şâyet tek yönden, tek yoldan gidilecek olsaydı bu, insanlara zor gelirdi. Zira herkes karayolu ile yolculuğun külfetini karşılayamaz. Üstelik kara yolculuğu, adalarda yaşayanlar için imkânsızdır. Şâyet "Vusûl hâsıl oldukdan sonra bu yolculukların tabakalarında herhangi bir farklılık var mıdır?" dersen şöyle derim. Evet, farklılık vardır. Görmez misin ki deniz yolculuğu kara yolculuğuna göre daha sâkindir. "El-Bâsıt" isminin mazharı olan bir kimse, ilim bakımından daha zengindir. 'Ulemâ-yı billâhın dereceleri başkasıyla değil, 'ilimle farklılık arz eder. Geceleyin mum ışığı ile yolculuk yapanla fitil ışığıyla yolculuk yapanın durumu bir değildir. Zîrâ birisinin ışığı ve etrafı aydınlatması daha fazla olduğu için onunla yolculuk yapmak daha kolaydır. Nitekim kuşluk vakti güneş ışığında yürüyen ile ay ışığında yürüyenin durumu bir değildir. Çünkü ay, ışığını güneş ışığından almakdadır. Ayın aslî özelliği karanlıkdır. Bu özellik de onu aslın yani güneşin mertebesinden aşağı indirmişdir. Güneşin aydan üstün olması, aydınlığının kendi zâtından olması hasebiyledir. Bu, Hakk'ın halka üstünlüğünün zâtî vücûb bakımından olması gibidir. Aralarında ne büyük fark var!

Ey miskîn! Sen de haddini ve seyrini bil. Kuşkusuz mertebeler, telvîn ve temkîn yolunda birbirinden farklıdır. Sana âid olmayanı iddia etme, aksi hâlde helâk olursun.
Listeye geri dön