25 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Şimdi bu âlemde elde fırsat varken, niçin Allah'ı sevmeyelim ve Allahu Teâlâ'nın sevgilileri arasına girmeyelim? Elimizde fırsat var çünkü bizim. Niçin gafletle ömrümüzü sürelim? Niçin Rabbimizi darıltalım?
Bir kelime var, o kelime, sekiz cennetin miftâhıdır o kelime. Nedir bu? "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah". Allah'la bizim aramızda yetmiş bin perde var. Bu perde, pencere perdesi değil, ma'nevî birperde. Bu yetmiş bin perdeyi bir ânda yırtmak isteyenler, Allah'a mülâkât ve vuslat isteyenler, gene bu kelimeye devâm etsinler.
Esmâda kalırsa bir kimse, müsemmâya vâsıl olmaz. Yalnız kelimeyi söylemekle olmaz, bu kelimeyi yaşamak lâzımdır. Bir adam "Ekmek Ekmek" demekle karnı doymaz, "Su Su" demekle suya kanmış olmaz. Ama "Ekmek" demeyince, "Su" demeyince, sana ekmek, su vermezler. Ekmeği yemek lâzım, karnını doyurmak için, suyu içmek lâzımdır.
Yalnız böyle "Lâilâheillallah Lâilâheillallah Lâilâheillallah", bu esmâdır. Ve neye benzer? "Ekmek Ekmek Ekmek" demeye benzer. Hiç bir zaman bunu söylemmekle karnın doymaz. Ekmeği yemek lâzım. Yani Allah'lı bir gönüle mâlik olmak lâzım. Lisân ile ikrâr, kalb ile tasdîk etmek şartdır ve îmân hayâtını yaşamak lâzımdır.
Çok esmâ ile de değil. Allah'a öyle âşık olmalıyız ki, mücerred lisân ile söyleyip, halk duymasın, bu aşk, Allah ile kul arasında bir sır olarak kalsın. Aramızda öyle bir muhabbet olsun ki, birlik olsun, ikilik değil. Bir kul, bir Hakk diye ikiye ayrıma! Çünkü gâfiller Allah'ı gökde aradılar, ârifler kalbde buldular. O sana senden yakın. Esteîzübillah, "وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîd". Sadakallahü'l-azîm.
Sen Hakk'a uzaksın. Sen de Allah'a yaklaş. Allah'a nasıl yaklaşılır? Allah'a secde et, Allah'a yaklaş. "وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîd". Sana senden yakîn olan Allah'a yaklaşmak istiyorsan O'na secde et ki O'na yaklaşasın. Zîrâ secdede, varlık, benlik, kibir, herşey mahvolur. Dağdan büyük olan burunlarımız huzûrullahda azamet-i ilâhiyye karşısında yere sürtülür.
İnsanoğlu neden yaratıldığını unutur da kibirlenir. Hattâ Allah'a karşı kafa tutar. Hattâ "Allah'ı ben yaratdım" der. "Ben düşündüm ben buldum ben yaratdım" der. Yaaa! Halbuki bilmez ki bir anda her şey elinden alınır, bir mikrobun zebûnudur. Ama istiyorsan Hakk ile Hakk olmak, Hakk ile Hakk olanlara kendi özün bilenlere, "men arefe nefseh, fekad arefe rabbeh"yi bilenlere, kendi özün bilenlere, Hakk yolunda, aşk yolunda ölenlere, kan bahâsı dinâr olmaz.