27 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Sûre-i Yûsuf'daki "وَمَا يُؤْمِنُ اَكْثَرُهُمْ بِاللّٰهِ اِلَّا وَهُمْ مُشْرِكُونَ" âyet-i kerîmesine iki türlü ma'nâ vermek mümkündür :
1. Onları çoğu Allah'a îmân etmezler, ancak şirk koşarlar.
2. Onların çoğu Allah'a ancak şirk koşarak inanırlar.
Birinci ma'nâ, bildiğimiz müşriklere işâret eder. Zîrâ onlar Allah'ı kabûl etmiyor değillerdir, ne var ki, Allah'a ortak koşmak gibi bir felâkete düşmüşler ve bu sebebden rahmet-i ilâhîden tard olunmuşlardır. İkinci ma'nâ ise mü'minlerden bir zümreye işâret etmekdedir ki işte bu yazıda tam da bunun üzerinde durmak istiyorum.
"Bir mü'min nasıl olur da Allah'a şirk koşar?" diye şaşıranlar olabilir. Halbuki mümin ve muvahhid oldukları hâlde tevhîdin lafzında ve zâhirinde kalan pek çok müslüman vardır. Meselâ "süt içdim karnım ağrıdı" diyerek karnının ağrısını sütten bilen kimse tevhîdin hakîkatine ermemiş demekdir. Yine hastalığı mikropdan, şifâyı ilaçdan veya doktordan bilen de böyledir. Halbuki her fiilin hâlıkı Allah'dır, tevhîd eden kişi bunu ikrâr etmişdir. Yine meselâ riyâda da gizli şirk vardır. Neden? Çünkü bir ibadeti, bir ameli gösteriş için, yani desinler diye yapan kişi, bunu insanlardan bir menfaat ve fayda bekleyerek yapar. Demek ki ibadetini Allah için yapmamış olur. Hased de gizli şirk vardır. Çünkü hased Allah'ın taksîmine râzı olmamakdır. Diğer bütün şeytânî sıfatlarda da az ya da çok şirkin eseri vardır. Öyleyse tevhîdi tahkîke erdirmek, özü sözü bir kılmak için, bütün bu kötü sıfatlardan kalbi temizlemek lâzımdır. Kur`ân ıstılâhâtında bunun adı ihlâsdır, dîni hâlis kılmakdır, muhlisînden olmakdır. Bu hususda pek çok âyet-i kerîme vardır. Bazılarını buraya kaydedelim ki sizler için bir tefekkür vesîlesi olsun :
İhlâs yani îmânın saf, katışıksız hâli ve muhlisler yani kendilerini şirkden tamâmen temizlemiş olanlar hakkında daha pek çok âyet-i kerîme vardır. Yalnız Sûre-i Saffat'da altı ayrı yerde, "عباد الله المخلصين" yani "Allah'ın muhlis kulları" tabiri geçmekdedir. Bütün bu âyetler bize ihlâsın ne kadar mühim ve kıymetli olduğunu ve kâmil bir îmânın nasıl olması gerekdiğini açıkça göstermekdedir.
Îmânı nasıl hâlis kılacağımızı yani nasıl muhlis bir mü'min olacağımızı da bundan sonraki yazılarımızda îzâh edeceğiz inşaallah.
Sürme-i vahdeti çek gözüne gitsin sebeli
Hâr u haş bildiğini lü'lü-yi lâlâ göresin
Yûsuf-ı cânı çıkar çâh-ı bedenden şâhım
Tâ ebed Mısr-ı cihân içre müvellâ göresin