Allah'dan Küçük Şey İstemeyin

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin Amerika'daki bir sohbetlerinde, yeni müslüman olan Amerikalılardan biri, "Ben Allah'ın 99 ismini ezberlemek ve manâlarını öğrenmek istiyorum, bu husûsda bana yardım eder misiniz?" diye sorunca "Elbette ederiz" buyurdular ve sözlerine şöyle devâm etdiler:

O 99 Esmâ-yı Husnâ'yı kim ezberlerse cehennemden âzâd olur. Ama lisânen söylüyor, kalble inanmıyorsa o vakit münâfık olur. Lisânen ikrâr, kalb ile tasdîk etmek şartıyla ezberlerse Cenâb-ı Hakk'ın esmâlarını esmâdan müsemmâya gidebilir. Çünkü Allah'a seslendin mi Allah cevâb verir. İsimleriyle Allah'ı çağırıyor, çağırınca işte Allah hepsine cevâb verir. Esteîzübillah, "وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي  ve izâ seeleke 'annî fe innî karîbün ücîbü da'vete'd-dâ'i izâ de'ânî fe'l-yestecîbû li". Bitdi, o kadar. Kim ki Allah'a çağırdı, Allah ona cevâb verir, icâbet eder. Çünkü Cenâb-ı Hakk sağır olmadığı için, seslendin mi duyar. Canlı olduğu için cevâb verir, hayydır. Kendini zikredeni de görür. Basîrdir çünkü. 

Velhâsıl, netîce-i merâm, hâsıl-ı kelâm, Allah diyen mahrûm olmaz. Bir hânede bir canlı var mı, kapıyı vura vura, kapıyı vurmak ismi çağırmakdır, vura vura bir gün kapıyı açdırır. Mutlakâ kapıyı vura vura bir gün, "Ne istiyorsun?" diye açacaklardır, muhakkak! 

Sakın küçük bir şey istemesin o, küçük bir şey istemesin, büyük istesin. Ben Kabe'de, Kabe'yi tavâf ediyordum, orada Bâb-ı Mültezem var orayı tutduk, orada duâ ediyoruz. Birisi Türkçe duâ ediyordu orada, Allah'a yalvarıyor, "Yâ Rabbi, bana otomobil kullanmasını öğret ve otomobil kullandığım vakitde kimseye çarpıp onu sakat etmeyeyim, adam ezmeyeyim" filan. Valla. Pek hoşuma gitdi adamın duâsı. Böyle küçük şeyler istemesin yalnız Allah'dan, büyük şeyler istesin. Bu da güzel bir şey ama ufak şey istemesin, küçük şey istemesin, büyük istesin, çok büyük istesin.

Hani Asiye'yi Firavun çarmıha gerdirdi, Asiye vâlideyi, sonra Cebrâil'i gönderip sordu Allah, "Ne istiyor Âsiye benden?" dedi. "Ev istiyor". "Küçük şey istemiş" dedi Cenâb-ı Hakk, "küçük şey istedi benden". Sonra "indeke'l-beyt" dedi Asiye. "İndinde, O'nun yanında ev isterim" deyince, "Büyük şey istedi" diyor Cenâb-ı Hakk. 

Allah Celle Celâluhû buyurdu ki Hazret-i Mûsâ'ya, dedi, "Yâ Mûsâ, hayvanlarının, davarlarının dahi yemini benden iste" dedi. Çünkü kuldan bir istersin verir. Bir daha istersin gene verir. Cömertse, bir daha istersin gene verir. Bir daha istersin gene verir. Sonra seni gördü mü yolu değişdirir. Ama Allah "Niye benden istemiyorlar" diye gadab ediyor. Allah'dan istemezsen Allah kızar. Darılır yani, kızarın manâsı. Onun için O'ndan iste. Ne istersen. Ama küçük şey isteme.

Benî İsrâil zamânında Allah'dan istemiş adamcağız. İsteye isteye, bir gün o devrin nebîsi gelmiş, demiş, "Sen duâ etmişsin, Allahu Teâlâ'dan istemişsin, Allah senin üç tâne duânı kabûl edecek" demiş. "Allah'dan üç şey iste" demiş. "Üç şey iste, iyi şeyler iste". O da karısına açmış bu meseleyi, demiş, "Ben duâ ediyordum çokdan beri, Allah benim üç tâne duâmı kabûl edecekmiş, dünyâda verecekmiş. Ne isteyeyim?" demiş. Kadın demiş ki, "Dünyâda en mesûd erkek kimdir bilir misin efendi?". "Bilmem". "Karısı güzel olan" demiş. "Öyleyse sen duâ et ben güzel olayım, o vakit sen bütün dünyâ sıkıntılarını unutursun, beni gördüğün vakitde cenneti görmüş gibi olursun, sen bahtiyar bir insan olursun" demiş. Adam da aldanmış buna, "Peki" demiş ve "Yâ Rabbi karımı güzel yap" demiş. Aman efendim, kadın bir güzel olmuş! Ay yanında kararmış, güneş mat olmuş. Fakat gel gelelim kadın başlamış kibirlenmeye. "Çirkin herif, ben seninle oturmam, ben pâdişahlara lâyığım" demeye başlamış. "Aynaya dargın mısın, çamura yat kalıbına bak, ben sana lâyık mıyım?" filan, evde tatsızlık başlamış. Adam fenâ hâlde kızmış, demiş, "Yâ Rabbi bu karıyı maymun yap" demiş. Duâ kabûl olmuş, kadın maymun olmuş. Bu sefer başlamış kadın karşısına geçip ağlamaya. Demiş, "Yâ Rabbi bunu eski hâline koy gene" demiş. Kadın evvvelki hâline avdet etmiş. Ve duâlar da gürültüye gitmiş. Hiç bir şeye yaramamış. Onun için küçük şey istemesinler.

www.muzafferozak.com