Allah'ı Nasıl Görebiliriz?

30 Kasım 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Fenafillah
Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir âyetullah ile rü'yetullah hakkındaki münâzarasını yayınlarken bu kıssayı da yayınlamışdım ama ehemmiyetine binâen müstakil olarak da yazmayı lüzûmlu gördüm :
Bir zât, İmâm-ı Ca'fer-i Sâdık Hazretlerine geldi, "Yâ imâm! Bana Allah'ı göster" dedi. Ca'fer-i Sâdık Hazretleri de ona, "Senin istediğini Mûsâ aleyhisselâm da istedi ama göremedi" dedi. O zât, "Yâ İmam, o vakt-i Mûsâ idi, şimdi vakt-i Muhammediyyetdir. Senin ceddin Hayder-i Kerrâr, 'lâ a'büde rabben lem ereh / ben görmediğim rabbe ibâdet etmem' buyurdu. Öyleyse lutfen bana Allah'ı göster" diyerek ısrâr edince Hazret-i Ca'fer-i Sâdık, "Alın bu adamı, Dicle'ye götürün, suya batırın ama öldürmeyin, ölümle hayât arasında bir hâle gelinceye kadar suda tutun" dedi. Adamı götürüp Hazret-i İmâm'ın dediği gibi ölüm hâline gelinceye kadar suya batırdılar. Adam tam boğulmak üzere iken sudan çıkardılar. Adam kafasını sudan çıkarıp nefes alınca "vallahi gördüm, billahi gördüm, tallahi gördüm" diye bağırarak kaçdı gitti.
Bu hâdise de gösteriyor ki, insan, varlığından tamâmen sıyrılmadıkça, Hakk'ı müşâhede edemez. Allah ile kul arasında sayısız perdeler vardır. Bunların bir kısmı zulmânî, bir kısmı nûrânîdir. Bütün bu perdeler tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalb yoluyla ortadan kalıdırılsa bile arada yine de kalın bir perde kalır. Bu son perde, insanın kendisidir. Tasavvufun ve seyr-i sülûkün gâyesi, bütün bu perdeleri ortadan kaldırarak kulu Sultân'a, 'abdi Ma'bûd'a, 'âşıkı Ma'şûk'a kavuşdurmakdır. Yukarıdaki levhada gördüğünüz "Sen çıkınca aradan kalır seni yaradan" sözü de bu hakîkate işâret eder.


Vahdet-nişîn-i bezm-i Hakk tevhîd ile alup sebak
"La"dan geçer açar şafak vuslat bulup "illâ" görür

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön