Allah'ı Tanımak

11 Ekim 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Terk

Büyük mürşidlerimizden Seyyid Ahmed er-Rıfâî Hazretleri buyuruyorlar ki :

Evlâdım! Bilmiş ol ki, nefsi tanımak ubûdiyyetin esaslarından biridir. Onu tanıyanlar pek az olduğu gibi tanımayı arzulayanları bulmak da zordur. Allahu Teâlâ her iki âlemde de ârife nefsden daha dar ve daha dehşetli bir zindan yaratmamışdır. Kim nefsi gereği gibi tanırsa onun emirlerine muhâlefet eder. Kim de onu tanımakdan gâfil olursa o büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Zîrâ onun şerrinden emîn olamaz. Onu tanımayan kimse nasıl olur da ona muhâlefet edebilir? Bir haberde şöyle denilmişdir, "Allahu Teâlâ dünyâya şöyle emretmişdir : 'Ey dünyâ! kim bana hizmet ederse, sen de ona hizmet et. Kim de sana hizmet ederse, onu kendi peşinden koşturarak yor'. Nefsin haz duyduğu şeylerle meşgûl olmak himmet ehlinin sıfatlarından değildir. Peygamberimiz yüksek himmetleri sebebiyle, "مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغٰى" iltifâtına mazhar olmuşdur.
Kul, dünyânın âlâyişini, râhatını, lezzetini ve şehvetini terk etmedikçe, halkın güzel davranış ve övgü vâdîlerinden aşıp kurtulmadıkça Allahu Teâlâ'ya ulaşamaz. Allahu Teâlâ, bütün bunları terk etmek isteyen kimseye, bunları birer imtihan vesîlesi olarak yaratmışdır. Şâyet kul bunlardan herhangi birine iltifat ederse, da'vâsında haksız olduğu ortaya çıkar. O kimse, hesâb ve hüsrân denizinde boğulup gider. Nimetler sâyesinde istidrac yapan niceleri de vardır ki Hakk'dan mahcûb, sıdkdan gâfil ve nefsi tanımakdan câhildirler. Bunlar gece gündüz hep bir hesâb içinde olurlar. Arşın sâhibi tarafından hiç beklemedikleri hesâblarla karşılaşırlar. Allahu Teâlâ bunlar hakkında şöyle buyurmakdadır : "وَبَدَا لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مَا لَمْ يَكُونُوا يَحْتَسِبُونَ"  
Evlâdım! Şâyet âlimler iki sınıf olsa, bunlardan bir sınıf ellerindeki yelpâzelerle beni şirke düşmekden korusalar, diğer bir sınıf da ateşden makaslarla cismimi kesip doğrasalar, onların yapdıkları, benim katımda olanı ne azaltır ne de ziyâdeleşdirir. 
Evlâdım! İyi bilmiş ol ki, Rabbini hakkıyla tanıyan kimsenin istek ve gayreti O'nun vahdâniyyetinin tecellîsi altında yok olur gider. Gökyüzünden yeryüzüne kadar hiç bir şey, ârifin Rabbine olan muhabbetinden daha büyük değildir. Cennet ve onun içindekiler, ârifin Rabbine olan sevgisi yanında hardal tânesinden daha küçük ve hafîf kalır. Çünkü Allahu Teâlâ büyüklerin en büyüğü ve yücelerin en yücesidir. O'nu bulan kimse aradığı hangi şeyi bulamaz ki! O'nu buldukdan sonra hangi şeyle meşgûl olabilir ki! Kişinin O'ndan başkasına bakması, ancak nefsinin hasîsliğinden, arzularının basitliğinden ve O'nu tanımamasından değil midir? İzzet libâsı, İslâm libâsından, yücelik tâcı marifet tâcından, şeref yaygısı da tâat yaygısından hâsıl olur. Nitekim Allahu Teâlâ şöyle buyurmuşdur : "قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِه۪ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُواۜ"
Dilersen ma'rifet îmânın artır
Ölüp 'aşk ile diril cânın artır
Dime cehl artıran 'ilmine dâniş
Özün bilmek içün 'irfânın artır

Listeye geri dön