9 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Ey Bişr! Sen, bizim adımıza ta'zîm edip yerden kaldırdın, temizleyip güzel kokular sürerek sakladın. Biz, azîmü'ş-şân da seni bütün günâhlarından arındırdık ve senin adını dünyâ ve âhiretde yüce kıldık.Gerçekden de öyle olmuş. Bişr el-Hafî, tövbe ve istiğfâr ederek bütün günâhlarından arınmış, halk arasında sevilip sayılmış, ismi her yerde ta'zîm ile anılmış. Hattâ, Hazret, yalın ayak gezdiğinden ayağına pislik bulaşmaması için köpekler bile bulunduğu yerlerde gezdiği cadde ve sokaklara pislememişler.
Bişr el-Hafî adı, ehl-i îmân arasında hürmet ve muhabbetle anıldı ve kıyâmete kadar da anılmağa devam edecekdir. Yalnız bu kadar mı? Bişr el-Hafî'yi gökdeki melekler de tebcîl edecekler ve âhiretde de bütün mahşer halkından aynı saygıyı görecekdir. Zîrâ her kim ki, Allah'ın isimlerinin esrârını bilir ve kadrini ta'zîm eylerse, o kimseye Allah hem dünyâda hem de âhiretde ta'zîm eder, o kulunu iki cihanda da zikreder ve o kulunun zikrini bâkî ve ebedî kılar.
Unutmamalıdır ki, kulun izzet ve rıf''ati, taşla, toprakla, çamur ve çimento ile bina yükseltmekle değildir. Böyle olduğunu zannedenler aldanıyorlar. İzzet ve devlet, Allah'ın esmâsına ta'zîm ile elde edilir. Saray ve köşk yaptırmakla, mal ve mülk ile, fakîr ve yoksullara "desinler, söylesinler, sevsinler" diye başa kakarak yapılan yardımlarla bir şeyler yaptıklarını sananlar, yakın bir gelecekde ne kadar yanlış bir yolda olduklarını anlayacaklardır. Fakat bu pişmanlığın kendilerine hiçbir yararı olmayacakdır. Asıl büyüklük, Allah'a itâat ve ta'zîm, fakîr ve yoksullara tevâzu ile yardım ve kendi aczini düşünmekdir.