Allah'ın İşine Karışılmaz

Hani iki kardeş varmış bir zamanlar, biri çiftçilik yaparmış, öbürü çömlekçilik. Biri hep duâ eder yağmur istermiş Allah'dan, diğeri "Aman Yâ Rabbi, yağmur yağdırma" dermiş. Biri istiyor ki mahsûl bol olsun, para kazansın, rahat etsin. Diğeri de istiyor ki, çömlekler hemen kurusun ki bir ân evvel satılsın, yenilerini yapsın, böylece kazancı artsın. 

İşte insanoğlu böyledir. Hep işler kendi istediği gibi olsun ister, çırpınır durur. Türlü türlü tedbîrler alır bunun için, o da yetmez, bir de duâ eder Cenâb-ı Hakk'a, "Aman Yâ Rabbi, şu şöyle olsun" yâhud "Şu şöyle olmasın" der. Aklınca Allah'a iş öğretir. Bilmez ki Cenâb-ı Hakk, azîzdir, hakîmdir. Azîzdir yani dilediğini yapar, hakîmdir yani her işi hikmetlidir onun. Abes iş yapmaz Hakk Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri. Eğer iş kulların arzuların kalsa, kâinât altüst olur. Zîrâ birinin arzusu diğerine zıddır. Birinin menfaati, diğerinin zararınadır. Birinin kazancı diğerinin kaybıdır. 

Ârif olan, işi dâimâ Allah'a havâle eder, O'na tevekkül eder. Haydi daha açık söyleyelim "Sen nasıl biliyorsan öyle yap Yâ Rabbi" der. Zîrâ ne kudretinde bir noksanlık vardır Cenâb-ı Hakk'ın, ne işlerinde bir karışıklık, ne abes bir iş yapar Allahu Teâlâ, ne de bir zulüm ve haksızlık. Her işi yerli yerincedir O'nun. Öyleyse teslîmiyyet lâzımdır, tefvîz lâzımdır, tevekkül lâzımdır. Ve ne gelirse O'ndan, hoş karşılamak lâzımdır. Kâr bundadır, kazanç bundadır, rızâ bundadır, rıdvân bundadır, cennet bundadır, cemâl bundadır. Aksi takdirde râhat edemez insan, dâimâ azâb çeker. Nitekim demiş ya bir veliyyullah, "Her kim, kendi tedbîri kaydında ola, bilfiil cehennemdedir. Ve her kim, Hakk Teâlâ'nın takdîri mütâlaasında ola, bilfiil cennetdedir".