21 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Tezkiye-i nefs yapmayan felâha nâil olmaz. Allah'ın sevmediği huylar. Sayacağız. Kibir. Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete girmez. Haber vereyim sana, müjde veriyorum! Kibirden murâdımız hakkı kabûl etmemekdir. Ammâ kibirliye karşı kibir sadakadır. Sözlerime çok dikkat et, yanlış anlama, oruçlu kafayla. İki. Ucub. İbâdetine güvenme. Allah'a güvenmiyor, ibâdetine güveniyor. Namaz kıldığı hâlde. Bak bak bak, helâk oldu. Çünkü Şeytan insanı dışarıdan iğvâ edemezse, kandıramazsa, iç tarafına girer adamın.Seyyidinâ Abdülkâdir geliyormuş, Ramazan'mış günlerden. Mürîdânı da var arkasında. Gelirken tabii harâretlenmişler iyice dervîşân ama ölüm hâlinde değiller.
Hep biliyorsun nefs aman inim inim inliyor. Bazısı da iple çekiyor bayram sabahını, içki içecek. Ağzını, mübârek ağzını tertemiz etdi, Allah'a istiğfâr ile, tövbe ile, kirletecek gene ağzını yeniden.
Bir emir çıkmış, "eftirû", Arapça yani "iftâr ediniz" diye. Hemen dervîşler sarılmışlar kırbaya su içmek için. Hazret-i Şeyh koşmuş, "Dur! Ne yapıyorsunuz siz!". "Emir geldi Allah tarafından". "Hayır! Allahu Teâlâ böyle cihetden, lafızlı, sesli, sözlü emir vermez. Bu şeytânîdir" dedi. Hakîkaten Şeytan zâhir oldu. İyi dinle! "Yâ Şeyh" dedi, "nereden bildin bu işin şeytânî olduğunu". "Üç şeyle bildim" dedi, "birisi fıkıh bilirim, birisi ilm-i tevhîd bilirim" dedi. "Bir adam ölüm hâline gelmeyince, orucunu açamaz. Ölüm hâline geldi mi oruçluyken, o vakit orucunu açabilir, Allah müsâade ediyor. Ölecek çünkü. İkincisi ilm-i tevhîd bilirim, sağdan, soldan Allah konuşmaz böyle cihetden. Harf ve savt ile de konuşmaz".Allah'ın konuşması, haber vereyim mi size, cihetsiz, savtsız, sessiz Allah hitâb eder, Yâ Selâm esmâsıyla. Evvelâ "Yâ Selâm" diye gelir, sonra Allah hitâb eder sana, cihetsiz. Hiç oldu mu? Vâki oldu mu? Allah'ın kulusun, Muhammed ümmetisin, hiç vâki oldu mu, soruyorum! Yâ Selâm esmâsı ile gelir. Melâike eğer hitâb ederse, Kur`ân'dan âyet hatırına gelir senin. Kur`ân'dan âyet hatırına gelir, bir iş yapacağın vakitde."Cihetden münezzehdir Allah" dedi, "ondan bildim" deyince, "Mâşallah ne kadar ilminiz var" dedi "mâşallah mâşallah, hakîkaten âlim kişisiniz" deyince, "Sus kâfir" dedi, "beni ilmime mağrûr mu edeceksin! Sana ilim ne menfaat verdi!" dedi.Haaa, evvelâ dışarıdan dürter, bakdı ki kandıramıyor, iç tarafa girer. "Namaz kılma" der, kılarsın. "Oruç tutma" der, tutarsın. Sonra iç tarafa döner. "Bak sen namazını kıldın, o kılmayan kâfirleri görüyor musun, oruç tutmayan o kâfirleri". Kollarını kabartırsın, ucuba düşersin, cehenneme yuvarlanırsın. Birine bak, şükreyle, birine bak fikret. Yiyenleri gördün mü, "Aman Yâ Rabbi, bana orucu nasîb etdin Yâ Rabbi, sana şükürler olsun. Ya ben de bunlar gibi bilmeseydim orucun kadr u kıymetini, yeseydim orucumu, ne olacakdı. Elhamdülillah Yâ Rabbi. Aman Yâ Rabbi. Beni yolundan ayırma Yâ Rabbi". Birine bak şükreyle, birine bak fikret. Kâinâtda böyle olsun gözlerin. Bir gözün fikir, bir gözün şükür.