Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Gökkubbenin altı boş değildir, her devirde nice Allah âşıkları nice Allah dostları vardır ama Allah'ın velîleri, başlarına bayrak asmazlar. Aramak, bulmak lâzımdır. Sakın bir mü'minin kalbini kırmaya kalkma. O kalbini kırdığın zât belki Hakk'ın dostudur. Dostunu kırdığın için Hakk sana gücenir.
Efendi Hazretleri, bu sözleriyle şu hikmetlere işâret etmişdir :
Her devirde ve her beldede Allah'ın dostları pek çokdur. Ancak bu velîlerin çoğu âşikâr değildir. Hattâ bunların büyük bir kısmı kendilerinin velî olduğunu dahî bilmezler. Bunlar Allah'ı sevenlerdir. "أوليائي تحت قبابي لا يعرفهم غيري Evliyâî tahte kıbâbî lâ ya'rifuhum gayrî/Velîlerim benim örtüm altındadır, onları benden başka kimse bilemez" hadîs-i kudsîsi bunlar hakkındadır. Kimsenin kıymet vermediği bir yaşlı teyze, herkesin hakîr gördüğü bir seyyar satıcı, bir kapıcı, bir temizlik görevlisi bu Allah dostlarından biri olabilir.
Velâyet iddiâsında olan sahtekârlar pek çokdur. Bunlar, evliyâullahın kisvesine bürünür, onların sözlerini dillerinden düşürmez, etrâflarına "bozacının şâhidi şıracı" türünden adamlar toplayarak, "şeyhimin kerâmeti kendinden rivâyeti" tarzında bir takım şeyler uydurarak halkı kandırmaya çalışırlar. Gerçek Allah dostları ise kisveye-kıyâfete ehemmiyyet vermez, şekle-sûrete kıymet vermez, şan-şöhret peşinde koşmazlar. İşte bu yüzden, bu velîler aranmadan bulunmaz.
Birçok Allah dostunun gizli olmasının hikmeti, insanlar birbirlerine dâimâ hüsn-i zan etsin, hürmetkâr olsun ve birbirinin hakkına hukûkuna riâyet etsin diyedir. "Her geceyi Kadir bil, her gördüğünü Hızır bil" sözü de aynı hikmeti beyân eder.
Ehlullaha göre, beytullah-ı hakîkî, insandır. İnsanın kalbi "Arş-ı Rahmân" hükmündedir. Üstelik bu kalb bir de Allah'ın sevdiği kullardan birinin kalbi olursa, o kalbi kıran aslâ felâh bulmaz. "Sakın incitme bir cânı yıkarsın arş-ı Rahmân'ı" sözü de bu ma'nâya işâret eder.