29 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Hepimizin bildiği gibi tekbîr, "ﺍﻟﻠّﻪ ﺍﻛﺒﺮ Allahu Ekber" cümlesinden ibâretdir. İki kelimelik bu cümle, elfaz ve görünüşde pek basitdir ama ma'nâ ve hakîkatde çok büyükdür. "Allah en büyükdür" ya da "En büyük Allah'dır" şeklinde yapılan tercümeler bu ilâhî beyânın ma'nâsını aksettirmekden çok uzakdır. Zîrâ bu tercümelerde zımnî olarak Hakk'dan gayrısına varlık ve büyüklük izâfet edilmişdir. Sanki "Başka büyükler de var ama Allah hepsinden büyük" gibi bir ma'nâ çıkmakdadır. "Ekber"i, Arapça dilbilgisi kâidelerine göre değerlendirerek ism-i tafdîl zannedenler büyük bir hatâya düşmüşlerdir. Zîrâ Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarında mufaddalun aleyh olmaz.
Ehlullaha göre tekbîr cümlesinden maksad, Hakk'dan gayrı hiç bir şeye itibar etmemek, varlık ve kuvvet izâfe etmemek demekdir. Yani her varlığın varlığını Hakk'dan aldığını, her şeyin Hakk ile kâim olduğunu ve her şeyin Hakk'a muhtâc olduğunu ikrâr etmek demekdir. Bunu hakkıyla bilen yani hakkıyla "Allahu Ekber" diyen bir kimse aslâ kibirlenemez, böbürlenemez, böyle bir kimse aslâ Allah'dan başkasına boyun eğemez, Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine karşı gelemez, nefsine kul olamaz, hevâsına tâbi' olamaz.
Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Günde beş vakit namaz kılan bir kimse acabâ kaç kere tekbîr getirir? İki rekat namazda 10, kırk rekat namazda 201 tekbîr vardır. Her namazdan önce okunan ezanda ve kâmetde altışar tekbîr vardır. Beş vaktin ezan ve kâmetleri hesâb edilirse yekûnu 60 tekbîr yapar. Rükû'da ve secdede okunan tesbîhler de tekbîr ile aynı ma'nâya gelir. Beş vakit namazda 240 defa "Sübhâne Rabbiye'l-A'lâ", 120 defa da "Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" deriz. Namazdan sonra yapılan tesbîhat, namazın başında okunan "sübhâneke", her rekatda okunan "Fâtiha" da tekbîr ile aynı ma'nâya gelir. Namazın rükünleri olan kıyâm, rükû' ve secdeler de hep bu ma'nânın sûretleridir. Aynı cümleyi her gün bu kadar çok söylemek ve dinlemek çok mânidâr değil mi?
Açılır kurb-i Hudâ aşk ile tekbîr olsa
Bend olan nefse yine sicn-i hevâda mahbûs