المعافي El-Muâfî Celle Celâluh

Muâfî, âfiyet veren demekdir. Türkçemize de geçen âfiyet, afv kökünden gelir ve sıhhat, rahat, emniyet, selâmet ve huzûr içinde olmak demekdir. Yani âfiyet yalnız maddeye ve cisme taalluk etmez, manâya ve rûha da taalluk eder. Yani âfiyet denilince yalnız bedenin sıhhati anlaşılmaz, ağız tadı dediğimiz, huzûr ve rûhun rahatı da anlaşılır. Nitekim lisânımızdaki "âfiyet bulmak", "âfiyet olsun", "Allah âfiyet versin", "âfiyetdesinizdir inşaallah" gibi tabirlerdeki âfiyet hep iki yönlüdür, bir yönüyle bedenin sıhhatini, diğer yönüyle de ağız tadını ifâde eder. Bu itibarla Muâfî, belâları def' eden, elemleri, kederleri gideren, derdlere dermân veren, hastalıklara şifâ veren manâsına gelir. 

Bu esmâ 99 isim arasında yokdur ama evliyâullahın virdlerinde ve duâlarında çokça geçer. Resûl-i Ekrem Efendimizin duâlarında da bu isme işâret vardır. Nitekim Efendimiz, Cenâb-ı Hakk'ın insana bahşetdiği en büyük nimetin âfiyet olduğunu beyân etmişler ve ashâbına da hem dünyâ hem âhiret için âfiyet istemelerini tavsiye etmişlerdir.

Bu esmânın tecellîlerini her gün görürüz. Bu esmâya mazhar olanlar da göz önündedir dâimâ. Meselâ hâzik hekimler, işini iyi yapan doktorlar bu esmâdan büyük hisse almışlardır.  Çünkü şifâ onlar vâsıtasıyla gelir. İlaçlar, tedâvilerde kullanılan cihazlar, hastahâneler, sağlık hizmetleri veren kuruluşlar ve şahıslar hep bu esmânın tecellîleridir. Yine hasta okuyanlar yani nefesleriyle hastalara şifâ verenler bu ismin sırrına mazhar olmuşlardır. Askerler, polisler ve diğer güvenlik elemanları da hisse alır bu isimden. Çünkü halkın huzûrunu temîn eder bunlar, rahat yaşamasını sağlar.

Peki, hepimiz doktor, sağlıkçı ya da askeri polis olamayacağımıza göre bu isimden alacağımız hisse nedir? İnsanlara hizmet, onları rahatı ve huzûru için çalışmak, bu isimden hisse almakdır. Bu itibarla herkes bu isimden kendi gayreti ölçüsünde hisse alabilir.