3 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mâni', men' kökünden gelir. Men', mahrûm etmek, vermemek, engel olmak demekdir. Mâni' ism-i fâil olup, engel olan demekdir. Cenâb-ı Hakk'a izâfe edildiğinde, "dilediğine dilediğini vermeyen" demekdir. Biz bu ismi, "Dilemediği şeylerin gerçekleşmesine izin vermeyen" diye tarif de edebilir. Bazıları bu ismi, "Belâlara, musîbetlere, felâketlere engel olan, kötülüklerin gerçekleşmesine izin vermeyen" manâsına almışdır ama doğru olan hem nimete hem nikmete şâmil olmasıdır. Yani verilmeyen şey belâ da olabilir, nimet de olabilir.
Meselâ Cenâb-ı Hakk dilediği kuluna mal verir, dilediği kuluna vermez, mahrûm eder onu. Bütün dünyâ bir araya gelse, Allah'ın men' etdiğini değiştiremezler. Nitekim Kur`ân'da gelir, "وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ". Diğer bir âyet-i celîlede de "وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۜ وَاِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ" buyrulmuşdur. İki âyet de aynı manâya gelir. Allah'ın verdiği zarara kimse engel olamaz, lutfuna da kimse mâni' olamaz.
Cenâb-ı Hakk'ın bu ism-i şerîfi 99 esmâ arasında yer alır fakat Kur`ân'da bu lafızla geçmez ama pek çok yerde bu isme işâret vardır. Meşiyyet-i ilâhî ve kadere taalluk eden bütün âyetlerde bu isme işâret vardır.
Bu ismin tecellîlerini her ân görmek mümkündür. Kul çalışır, gayret eder, sebeblere de yapışır ama bir türlü maksadına ulaşamaz. Çünkü Allah mâni' olur. Kul ister ki namaz kılayım, Allah mâni' olur, huzûruna almaz. Kul günah işlemeye niyetlenir, Allah bir mâni' çıkarır, yapdırmaz. Zâlim zulme, hîlekâr hîleye, hırsız çalmaya teşebbüs eder, Allah mâni' olur, hiç biri istediğini yapamaz.
Bazı tecellîleri de pek farkedemiyoruz. Meselâ kul tedbirsiz davranıyor, hastalığı, kazayı, belâyı davet ediyor. Kendi eliyle kendisini tehlikeye atan nice insan var. Allah bunların çoğunu koruyor, kazâya, belâya, hastalığa mâni oluyor.
Diğer bir tecellî hep gözümüzün önünde. Çocuk dünyâya geldiğinde son derece zayıf ve âciz bir hâldedir. Bir sineğe bile gücü yetmez. Nerede kaldı ki mikroplar, virüsler, bin bir türlü tehlikeler, tehdidler. Halbuki Allah onu koruyor, bütün bu tehdid ve tehlikelere mâni' oluyor. Aynı insan büyüyor, koca adam oluyor, kendisine bir enâniyet geliyor, burnu büyüyor. Bir de bakıyorsun, gözle görülmeyecek kadar küçük bir virüs, dağ gibi adamı mezara yuvarlıyor.
Kulun bu isimden alacağı hisse şudur. Her türlü belâya, mazarrata, fesada, kötülüğe mâni' olmakdır. İnsan en başda kendisinbe gelecek kötülüklere mâni' olmalıdır ki bunlar da Şeytan'dan ve nefisden gelir. Nefsine uyan, Şeytan'a uyan hem dünyâda hem ukbâda azâba giriftâr olur. Öyleyse insan kendini çekip çevirmeli, nefsin ve Şeytan'ın hîlelerine kanmamalı, ahlâkını düzeltmeli ki bu esmâdan hisse almış olsun ve böylelikle dünyâda ve ukbâda başına gelebilecek felâketlerden emîn olsun.