21 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Nâfi', nef' den gelir, menfaat veren, fayda veren demekdir. Başına harf-i tarîf konularak Cenâb-ı Hakk'a nisbet edildiğinde ma'nâsı, "Dilediğine fayda veren, hayır veren" demek olur. Bunun bir de zıddı vardır ki o da Dârr esmâsıdır. Onun da manâsı, "dilediğine zarar erişdiren" demekdir. Kur`ân'da bu iki isme da işâret vardır. Meselâ, "قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔا اِنْ اَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا اَوْ اَرَادَ بِكُمْ نَفْعًاۜ" âyet-i celîlesinde bu iki esmâya işâret vardır. "Allah sizin hakkınızda bir zarar yâhud bir fayda murâd ederse bunlara kim mâni olabilir" demekdir bu âyetin manâsı. Yine "وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَادَّ لِفَضْلِهِ" âyet-i celîlesinde de bu isimlere işâret vardır. Yani zararı da faydayı da kendisine izâfe etmişdir Hakk Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri. Yine bir yerde, "قُلْ لَٓا اَمْلِكُ لِنَفْس۪ي نَفْعًا وَلَا ضَرًّا اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ" buyurmuşdur Cenâb-ı Hakk. Bir başka yerde de hemen hemen aynı ibâre ile, "قُلْ لَا أَمْلِكُ لِنَفْسِي ضَرًّا وَلَا نَفْعًا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ" buyuruyor. Bunlardan anlıyoruz ki, nâfi'-i hakîkî Allah'dır. Yani Allah dilemedikçe hiç kimse kimseye bir fayda veremez, hattâ kendisine bile.
Dikkat ederseniz, bu ismin tecellîlerini her tarafda görmekdeyiz. İnsanlara fayda eriştiren, insanlara menfaat veren ne varsa, kim varsa, bu esmâya mazhar olmuşdur, yani bu esmâ onlarda tecellî etmişdir. Meselâ bir çiftçi de bu isme mazhar olmuşdur, bir şoför de, bir doktor da, bir çöpçü de. Çünkü yapdıkları işlerle insanlara fayda verirler bunlar. Onlar işlerini bu niyetle yapmasalar da böyledir bu. Eğer bu niyetle yaparlarsa mazhariyyetleri daha da a'lâ olur. Zâten bu isimden alınacak hisse de budur. Mahlûkata hizmet, ibâdullaha iyilik yapmak, hayır yapmak, faydalı olmak hep bu isimden hisse almakdır. Ne sÛretle olursa olsun bu fayda hepsi aynı kapıya çıkar. Ne kadar çok iyilik yaparsak o kadar çok hisse alırız bu isimden. Yapacağımız iyilik ne kadar karşılıksız olursa, alacağımız hisse o kadar büyük olur. En büyük hisseyi alanlar da manevî rehberlerdir, başda peygamberler olmak üzere bütün mürşidlerdir yani. Neden? Çünkü onların faydası hem dünyâya hem âhirete şâmildir. Hem bedene, hem rûha fayda verir onlar.