الرؤف Er-Raûf Celle Celâluh

Raûf, re'fetden gelir. Re'fet, şefkat, merhamet demekdir. Râûf, çok şefkatli, çok merhametli ma'nâsına gelir. Er-Raûf ism-i şerîfi Cenâb-ı Hakk'ın bütün mahlûkâtına karşı ve bilhassa da mü'minlere karşı son derece merhametli ve şefkatli olduğunu ifâde eder. Bu itibarla er-Rahîm ism-i şerîfini andırır. Yani Allah, kullarının iyiliğini, saâdetini, refahını ister. Nitekim bu esmâ Kur`ân-ı Azîm'de on yerde Allah'a izâfetle zikredilmişdir, bunların sekizinde er-Rahîm esmâsıyla beraberdir. 

Cenâb-ı Hakk Kur`ân-ı Kerîminde, "لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ" buyurmuş ve habîbini de bu sıfatlarla vasıflandırmışdır. Zîrâ Hazret-i Peygamber, ümmetine çok düşkündür ve hepsinin saâdetini ve selâmetini ister. Hattâ öyle ki ümmetinden tek bir ferdin bile bir derde, bir sıkıntıya düşmesine gönlü râzı gelmez. Gerek dünyevî, gerek uhrevî.

Cenâb-ı Hakk'ın bu esmâsı türlü türlü tezâhür eder. Meselâ ibâdetlerin ve kulluk vazîfelerinin hafif olması bu ismin tecelliyâtındandır. Yine dînde pek çok ruhsat bulunması, hastanın, yaşlının, çocuğun yapmaya kâdir olamayacağı işlerden muâf tutulması, bir takım özürler, hep bu ismin tecellîleridir. Yine yaradılış itibarıyla pek âciz olan insanı yed-i kudretiyle muhâfaza etmesi, onu görünen görünmeyen belâlardan, kazâlardan, düşmanlardan koruması yine bu esmânın tezâhürlerindendir. Bir annenin yavrusuna olan şefkati, onun üzerine titremesi yine bu esmânın tecelliyâtındandır.

Kulun bu esmâdan hissesi, bütün mahlûkâta karşı şefkatli, merhametli olması, âmir durumunda olanların emri altındakilere ağır yükler yüklememesi, özürlerini, mazeretlerini hep kabûl etmesi, zayıflara, âcizlere dâimâ lutuflarda, ihsânlarda bulunmasıdır.