Bu esmânın tezâhürlerini son devirde pek çok yerde görüyoruz. Ses kayıt sistemleri var, gizli mikrofonlar, ses alma cihazları var, insanlar, kurumlar, devletler istedikleri her şeyi dinleyebiliyorlar. Bir istihbarat teşkîlâtı aynı anda yüzlerce kişinin telefon görüşmesini, yâhud başkalarıyla yapdığı konuşmaları dinleyebiliyor, hattâ kaydedebiliyor. Bütün bunların bu esmânın tecellîlerindendir işte.
Kulun bu esmâdan alacağı hisseye gelince. Birincisi, Hakk'ın her şeyi duyduğunu bilmek ve buna göre hareket etmekdir. Böyle olursa, insan yalan söylemez, iftirâ etmez, kimsenin dedikodusunu yapmaz, küfür etmez, kötü kötü sözler söylemez. Kısacası diline sâhib olur. İkincisi, kendisine karşı söylenen haksız yâhud incitici sözlere de kulak asmaz. Neden? Çünkü Allah o sözleri de işitmekdedir ve sâhiblerine gereken cezâyı verecekdir. Üçüncüsü, insanların hattâ hayvanların taleblerine, dileklerine kulak vermek ve elinden geldiği kadar, ihtiyâç sâhiblerinin derdlerine devâ olmakdır. İnleyenlerin iniltisini duymak, yaralarına merhem olmakdır. Dördüncüsü, kalb kulağını açmakdır, hak sözü cân kulağı ile dinlemekdir. Beşincisi, mahlûkatın zikrini işitmekdir. Malum ya, kâinâtda ne varsa cümlesi Hakk'ı tesbîh eder.