Biliyorsunuz, günlerdir hep aynı konu etrâfında yazıyoruz ve ana-baba haklarının ne kadar önemli olduğunu, ana-babaya itâat ve ihsânın ne kadar lüzumlu olduğunu beyân etmeye çalışıyoruz. Hiç düşündünüz mü, acabâ ana-babaya itâat ve ihsân meselesi niçin bu kadar önemlidir? Allah, niçin ana-baba hakkına bu kadar kıymet vermiş ve hattâ kendi rızâsını ana-baba rızâsına bağlamışdır? Üstelik bu rızâyı, ana-babanın mü'min, muvahhid, müslüman ya da sâlih insanlar olmalarına da bağlamamışdır. Acabâ bunun hikmeti nedir? Şimdi bu meseleyi dilimizin döndüğü kadar îzâha çalışalım.
İnsanı yaradan Allah'dır ama Allah kendisini gizlemiş ve her işi sebeblere bağlamışdır. Ana-baba, insanın yaradılışına sebeb ve vâsıta kılınmışdır. Yani ana-baba, Cenâb-ı Hakk'ın Hâlık sıfatının mazharı olmuşdur. Ana-baba, sırf bu sebeble bile, hürmete ve itâata lâyıkdır. Zîrâ insan bu dünyâya gelmeseydi, hiç hükmünde olurdu. Ana-babaya itâat ve ihsân, her şeyden evvel, yaradılmış olmanın şükrüdür.
Ana baba olmasa, insan dünyâya gelmezdi, gelmeyince de insâniyyet şerefinden mahrûm kalırdı. Bunca mahlûkât arasında en şerefli mahlûk, insandır. İnsanın şerefi de Allah'a kulluk şerefinden ve marifetullah nimetinden ileri gelir. Hiç bir mahlûk yokdur ki, Allah'ı insanın bildiği gibi bilebilsin ve O'na insan gibi ibâdet edebilsin. İnsan için bundan daha büyük bir şeref, bundan daha büyük bir nimet yokdur. Öyleyse insanın bu şerefe erişmesine sebeb olan ana-babaya ta'zîm ve ihsân şartdır.
Ana-baba, insanı dünyâya getirmekle kalmaz, onu yetiştirir, terbiye eder, ona kol-kanat gerer, ömrü boyunca şefkat ve merhametle muamele eder, yemez-yedirir, giymez-giydirir, her türlü fedâkarlığı yapar. Ana-babanın bu özellikleri de yine Cenâb-ı Hakk'ın bir takım sıfatlarının tezâhürleridir. Cenâb-ı Hakk'ın rahmâniyyeti, rezzâkiyyeti, rubûbiyyeti hep ana-babada tecellî eder. Yani ana-babaların çocuklarına şefkat ve merhameti, aslında Allah'ın merhametidir. Onların çocuklarını yedirip-içirmesi, Cenâb-ı Hakk'ın Rezzâk sıfatının bir tecellîsidir, tezâhürüdür. Ana-babanın çocuklarını terbiyesi de, Cenâb-ı Hakk'ın rubûbiyyetinin bir tecellîsidir.
Demek oluyor ki, ana-babalar, sırf ana-baba olmakla bile, Cenâb-ı Hakk'ın bazı sıfatlarına mazhar olmaları hasebiyle, hürmete, ta'zîme, ikrâma ve ihsâna lâyık oluyorlar. Yani ana-babalarına itâat edip, onlara hürmet eden, onlara ikrâm ve ihsânda bulunan kimseler, aslında Cenâb-ı Hakk'a ta'zîmde bulunmuş oluyorlar, Allah'a şükretmiş oluyorlar. İster bunun farkında olsunlar, ister olmasınlar. Ana-babalarına âsî olanlar, onlara ikrâmda ve ihsânda bulunmayanlar ise, aslında Allah'a isyân etmiş oluyorlar, Allah'a karşı nankörlük yapmış oluyorlar.
Vâlideynin kim rızâsını eder Hakk buyurdu ol beni râzı eder Cennetime koram anı der bilin Ata ile anayı râzı kılın