14 Haziran 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Birgün Huzûr-i Seâdet'e, sallallahu aleyhi vesellem, bir a'râbî geldi. A'râbî demek, köylüye a'râbî denir, şehirliye medenî denir, arab denir, medenî denir. A'râbî köylüye denir. Bir a'râbî geldi dedi ki, "Yâ Resûlallah", dikkat buyurunuz, "Yâ Resûlallah, bana İslâm'ı arz et". Cenâb-ı Fahr-ı Risâlet sallallahu aleyhi vesellem, "Allah'ı tevhîd, risâlet-i nebîyi tasdîk, beş vakit namaz, ma'lûm olan ayda, Ramazan ayında bir ay oruç, gene ma'lûm olan vakitde kuvve-i mâliyyeye ve kuvve-i bedeniyyeye mâlik olan kimsenin haccetmesi, mal sâhibi olursa malının kırkda birini Hakk yoluna, Allah yoluna, Allah için seve seve infak etmesidir" dedi. A'râbî dedi ki, "Yâ Resûlallah, İslâm bundan ibâret midir?", "Evet bundan ibâretdir" dedi Peygamberimiz. "Vallâhi ben bundan ne bir fazla yaparım ne de bir eksik yaparım" dedi ve ordan ayrıldı. Cenâb-ı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, dikkat buyurunuz, ashâb-ı bâ-safâya döndü dediler ki, "Eğer bu a'râbî sözünde durursa ve bir de annesine ve babasına ihsânda bulunursa ehl-i cennetden birini görünüz" dedi Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem.İşte ana-baba hakkına riâyet, anaya-babaya hürmet ve ihsân, bu kadar mühimdir.