Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in küntüm mü’minîn.
Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer gerçekden îmân ettiyseniz mutlakâ siz üstün gelirsiniz.
Sûre-i Âl-i Imrân, Âyet 139
Son yıllarda çokça zikredilen bu âyet-i kerîmeye ekseriyetle âyet-i kerîmenin işâret ettiği ma'nânın tam tersine bir ma'nâ verildiğini hayretle ve ibretle müşâhede ediyoruz..."Mü'min olduğumuza göre madem ki biz üstün geleceğiz, o zaman kimseden korkmamıza da gerek yok" deniyor...Peki hiç düşündük mü acabâ dünyâ üstünde bir milyardan fazla müslüman olduğu halde müslümanların bu zilleti nedendir?...Dünyâya siyâseten ve iktisâdî olarak hâkim olanlar müslümanlar mı?...Bugün dünyâyı gezen birinin Ziyâ Paşa'nın şu hükmünü tasdîk etmemesi mümkün müdür?...
Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm.
Dolaştım mülk-i islâmı bütün vîrâneler gördüm
Peki, o zaman bu âyet-i kerîmeyi nasıl anlayacağız?...Gelin, Kur`ân'ı anlamayan ve âyetlere kırık-dökük Arapçası ile ma'nâ vermeğe çalışanları bir tarafa bırakalım da ehl-i Kur`ân'a yani ehlullaha kulak verelim...
Bu âyet-i kerîmede işâret edilen ma'nâyı Muzaffer Efendi Hazretleri şöyle beyân etmişlerdi :
Cenâb-ı Hakk, "eğer siz hakkıyla îmân ederseniz sizi âlî kılacağım" diyor...Müslümanlar ne zaman hakkıyla îmân etmişlerse, Allah onları yüceltmiş, yükseltmiş ve dünyâya hâkim kılmışdır...Müslümanların zelîl olmalarının sebebi hakkıyla îmân etmemiş olmalarıdır...Peki hakkıyla îmân etmek nasıl olur?...Resûl-i Ekrem Efendimiz hakkıyla îmân etmeği "Birbirinizi sevmedikçe îmân etmiş olmazsınız" diyerek ta'rîf etmişlerdir...