Ankâ-yı Aşk
5 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Tıynet-i Âdem'de konmasa eğer sevdâ-yı 'aşk
Cenneti bir dâneye satmazdı ol dânâ-yı 'aşk
Âdem aşka mübtelâ olmasaydı, cenneti bir buğday tânesine satmazdı. Âdem'in cennetden çıkmasının sebebi aşka tâlib olmasındandır zîrâ aşkda hüzün ve âh u zâr vardır, cennetde ise bunlara yer yokdur.
Âdem aşka mübtelâ olmasaydı, cenneti bir buğday tânesine satmazdı. Âdem'in cennetden çıkmasının sebebi aşka tâlib olmasındandır zîrâ aşkda hüzün ve âh u zâr vardır, cennetde ise bunlara yer yokdur.
Kenz-i mahfîden zuhûra geldi eşyâ lâ-cerem
Bâd-ı hubb ile temevvüc etdi çün deryâ-yı 'aşk
Kâinât, Hakk'ın isim ve sıfatlarının zuhûrundan meydâna gelmişdir. Bu da tıpkı denizin rüzgarla dalgalanmasına benzer. Deniz, vahdet-i ilâhiyyenin, rüzgâr muhabbet-i ilâhiyyenin, dalgalar ise bu âlemde gördüğümüz her şeyin remzidir.
Kâinât, Hakk'ın isim ve sıfatlarının zuhûrundan meydâna gelmişdir. Bu da tıpkı denizin rüzgarla dalgalanmasına benzer. Deniz, vahdet-i ilâhiyyenin, rüzgâr muhabbet-i ilâhiyyenin, dalgalar ise bu âlemde gördüğümüz her şeyin remzidir.
Tâlib-i dîdâr olup ayılmaya tâ haşre dek
Kim ki nûş ede ezel bezminde ger sahbâ-yı 'aşk
Ezelden aşka isti'dâdı olan insanlar bu dünyâya geldiklerinde, Hakk'a müştâk olup, Allah aşkıyla sarhoşdurlar. Bu sarhoşlukdan haşre kadar hiç ayılmazlar.
Ezelden aşka isti'dâdı olan insanlar bu dünyâya geldiklerinde, Hakk'a müştâk olup, Allah aşkıyla sarhoşdurlar. Bu sarhoşlukdan haşre kadar hiç ayılmazlar.
'Aşk u meşk olmaz nihân anı bilir halk-ı cihân
'Âşık-ı bî-çâreye mümkün müdür ihfâ-yı 'aşk
Çâresiz bir aşka düşen nasıl ki aşkını insanlardan saklayamaz ve şu ya da bu şekilde belli ederse, Allah aşkına düşenler de aşklarını gizleyemezler. Âşıkların her hâli bu aşkı gösterir.
Çâresiz bir aşka düşen nasıl ki aşkını insanlardan saklayamaz ve şu ya da bu şekilde belli ederse, Allah aşkına düşenler de aşklarını gizleyemezler. Âşıkların her hâli bu aşkı gösterir.
Bülbülün hâlin bilenler gûş ederler nâlesin
Bir gül-i bî-hâr içindir bunca hûy ü hây-ı 'aşk
Bülbül nasıl ki durmadan gülün aşkıyla şakırsa, âşıklar da Allah aşkı ile durmadan âh u zâr eder ve Hakk'ı zikreder.
Bülbül nasıl ki durmadan gülün aşkıyla şakırsa, âşıklar da Allah aşkı ile durmadan âh u zâr eder ve Hakk'ı zikreder.
'Aşk-ı Şîrîn oldu feryâdına Ferhâd'ın sebeb
Ey nice dânâyı Mecnûn eyledi Leylâ-yı 'aşk
Nasıl ki Şîrin'in aşkı Ferhâd'ı inletti ise, nasıl ki Leylâ, Mecnûn'un aklını başından aldıysa, Hakk'a âşık olanlar da bu aşk ile inim inim inler, acı acı feryâd eder. Bu aşk âşıkların aklını başından alır, onları mecnûn eder.
Nasıl ki Şîrin'in aşkı Ferhâd'ı inletti ise, nasıl ki Leylâ, Mecnûn'un aklını başından aldıysa, Hakk'a âşık olanlar da bu aşk ile inim inim inler, acı acı feryâd eder. Bu aşk âşıkların aklını başından alır, onları mecnûn eder.
Ey Hüdâyî hâlet-i 'aşkı ne bilsin her meges
Kulle-i Kâf-ı hakîkat mürgüdür Ankâ-yı 'aşk
Aşkdan anlamayanlar âşıkların hâlini de bilmez. Aşk öyle bir burakdır ki aşka mübtelâ olanı Allah'a 'urûc ettirir. Nasıl ki yüce dağların tepesinden uçabilmek her kuşun işi değilse, aşk-ı ilâhî ile mi'râc edebilmek de herkese nasîb olmaz, ancak ankâ misâli yüce insanlara nasib olur.
Aşkdan anlamayanlar âşıkların hâlini de bilmez. Aşk öyle bir burakdır ki aşka mübtelâ olanı Allah'a 'urûc ettirir. Nasıl ki yüce dağların tepesinden uçabilmek her kuşun işi değilse, aşk-ı ilâhî ile mi'râc edebilmek de herkese nasîb olmaz, ancak ankâ misâli yüce insanlara nasib olur.
Azîz Mahmûd Hüdâyî
Kuddise Sırruh