15 Haziran 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Ensardan Alkame radıyallahu anh, ölüm ânında tevhîd edemiyor, lisânı tevhîd getiremiyormuş. Resûl-i Ekrem'e haber verdiler, Cenâb-ı Peygamber geldi. Hakîkaten de konuşuyor fakat "lâilâheillallah" diyemiyor. Sonra annesini ve âilesini çağırdı, "Bu namaz kılmaz mıydı?" dedi. Bazı insan, gösteriş için namaz kılar, evde kılmaz. "Kılardı yâ Resûlallah" dediler. "Kur`ân okumaz mıydı?", "Okurdu yâ Resûlallah", "Tesbîh etmez miydi?", "Ederdi yâ Resûlallah". Bunun suçu nedir ki son nefesde lisânı tevhîd edemiyor? Ensardan bu! O vakit Cenâb-ı Peygamber annesine sordu, "Yoksa bu seni mı kırdı?" dedi. Der demez kadın başladı ağlamaya. "Kırmadı ama yâ Resûlallah, âilesini (karısını) benim sözümün üstünde tutuyordu" dedi. Âilesini (karısını) benden fazla seviyordu, sözünü benden ziyâde tutuyordu. "Öyleyse bunun cezâsı budur, son nefesde tevhîd edememekdir. Hakkını helâl et", "Etmem yâ Resûlallah" dedi. "Öyle mi, odun getirin Alkame'yi yakacağım" dedi Peygamberimiz. "Ateş yakın, Alkame'yi yakacağım içersinde". "Yâ Resûlallah, ben ona dayanamam, evlâdımdır" dedi. "Bu azâb dünyâ azâbıdır, sen hakkını helâl etmemekle, ahret azâbına oğlunu hazırlıyorsun, o azâb daha şiddetlidir" deyince, kadın, "Hakkım helâl olsun" demekle, Alkame'nin dili çözüldü, başladı "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" demeğe.