17 Eylül 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Adamın birisinin bahçesinde armut ağacı varmış. Gâyet güzel armut verirmiş. Adam hanımına sormuş : "Hanım!, şu armutları yiyelim mi yemeyelim mi?". Hanımı demiş ki : "Yemeyelim çünkü armutları yersek biter gider. İyisi mi armutları toplayıp vâliye götür, takdîm et. Onun yerine bize ya para verir veya bir hediye verir". Adam karısına hak vermiş, "Doğru söylüyorsun hanım" demiş ve armudu toplayıp vâliye götürmek üzere yola çıkmış. Yolda giderken, etrafdan "tutun-vurun-yakalayın" nidâları gelmiş ve ne olduğunu anlayamadan bir alay adamla beraber bunu da bir hapishâneye atmışlar. Ertesi gün, sorgu sırasında, herkes suçunu inkâr etmiş. Sıra bu adama gelip de, "Sen ne suç işledin" diye sorulunca o da hikâyesini anlatmış ve : "Dün akşam hapisde aç kaldık, vâli için getirdiğim armutları da yedik" deyince vâlinin adamları, "Vâh! Vâh! yanlışlık olmuş. Peki o zaman armutları biz almış olalım bunun karşılığında ne istersen sana verelim" demişler. Adam isteklerini şu şekilde sıralamış : "Bir balta, yirmi kuruş para ve bir de amme cüzü isterim" demiş. "Yâhu çok kıymetsiz şeyler istedin, bunlardan birşey olmaz, başka birşey iste" demişler ama adam ısrarla : "Yok, yok, bunlar bana yeter, ben bunlarla bütün işleri görürüm" diye cevap vermiş. "Peki, bunlarla ne yapacaksın" diye sormuşlar, adam şöyle demiş : "Önce balta ile armut ağacını keseceğim, yirmi kuruş da hanımın talak parası, onu verip hanımı boşayacağım, amme cüzüne de elimi basıp vâlinin konağının olduğu tarafa asla geçmeyeceğime yemin edeceğim" demiş.Efendi Hazretleri bu hikâyeyi, haksız yere tutuklu kaldıkları cezâevi günlerine âit hâtırâlar meyânında lutfetmişlerdi. Cezâevinden çıkarken de bu hikâyeyi anlattıklarını beyân etmişlerdi. Şuna dikkat çekmek için bu kıssayı anlatmışlardı. Kendisine iftirâ atıp haksız yere cezâevine düşmesine sebeb olanlar, ona hased eden ticâret erbâbıydı. Hased etmelerine sebeb de Efendi Hazretlerinin kitap ticâretinden para kazanması idi. İnsan, helâlinden de kazansa, alınteriyle de çalışsa, kimsenin hakkını da yemese, ehl-i dünyânın tasallutundan paçasını kurtaramaz. Rakîbler kıskanır, tamahkârlar malına göz diker, dolandırıcılar musallat olur, istismarcı akrabalar peydâ olur, hâsılı hiç rahatı olmaz insanın.