Âşık Semnûn

8 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Ehlullah
Büyük velîlerden Semnûn bin Abdullah Hazretleri Basra'da dünyâ gelmişdir. O devrin büyük âriflerinden istifâde etmişdir. Cüneyd-i Bağdâdî, Ebü'l-Hüseyin en-Nûrî ve Ebû Bekir el-Vâsıtî gibi büyük sôfîler O'nun yakın arkadaşlarıdır. Semnûn Hazretleri, aşk-ı ilâhî ile öyle sermest olmuş ki kendisine "Muhibb" yani "Âşık" lakabı verilmiş. O bu lakabı kullanmak yerine yalancı ma'nâsına gelen "Kezzâb" lakabını kullanmayı tercîh etmiş. Sebebi şu imiş. Bir gün münâcât ederken, "Allahım! Benim senden gayrı hiç bir  maksadım yok, beni dilediğin şekilde imtihan et" diye bir söz çıkmış. Bir müddet sonra hastalanınca, hastalığını acısına dayanamayıp, Allah'dan şifâ istemiş. Sözünde duramadığı için nefsine levm ederek kendisine bu lakabı takmış. Her fırsatda mekteblerin önlerine gider çocuklara, "Allah'ın her emrine rızâ göstereceğine söz verip de, sözünü tutamayan bu yalancı amcanız için duâ edin" dermiş.
Âşık Semnûn, gençliğinde evlenmemiş, sünnete ittibâ maksadıyla ileri yaşlarda, sâliha bir hanımla evlenmiş. Bir kız çocuğu olmuş. Çocuk üç yaşına gelince, ona çok büyük bir muhabbetle bağlandığını hissetmiş. Bir gece rüyâsında, kıyâmetin koptuğunu, her zümreye bir sancak verildiğini görmüş. Sancaklar arasında gözleri kamaştıran bir sancak görünce, "Bu sancağın sâhipleri kimlerdir?” diye sormuş. "O, onları sever, onlar da O'nu sever" âyetiyle beyân olunan topluluğun yani Allah âşıklarının sancağıdır" demişler. Semnûn, bu topluluğa karışmak için yaklaşınca, içlerinden birisi onu itmiş. Semnûn "Ben de Allah âşıklarındanım, hattâ ismim bile "Âşık" deyince "Senin kalbin Allah'dan gayrısına meyledince, ismin âşıklar zümresinden çıkartıldı" demişler. Semnûn, uyandığında ağlayıp inlemeye başlamış. "Allahım! Senin sevgine ortak olacak, muhabbet yolunda bana engel olabilecek her şeyden beni kurtar" diye duâ etmiş. Ertesi gün, pek sevdiği kızının damdan düşüp öldüğünü haber vermişler. 
Âşık Semnûn haccdan dönerken bir şehre uğramış. O şehrin halkı kendilerine vaaz etmesini istemişler. Semnûn, mescidde toplanan cemaate vaaza başlamış ama vaazını kimsenin dinlemediğini farkedince, yüzünü kandillere dönüp "Size hitâb ediyorum" der demez bütün kandiller yere dökülmüş..
Âşık Semnûn, bir gün etrâfındakilere muhabbetden bahsederken, küçük bir kuş görmüş. Kuşa doğru yönelmiş ve sohbetine sanki ona anlatıyormuş gibi devâm etmiş. Kuş hemen gagasıyla toprağa vurmaya başlamış. Kuş, gagasını o derece kuvvetli ve hiç durmadan yere vurmuş ki gagasından kan gelmeye başlamış. Az sonra kuşun bir ürpermeyle yere düştüğünü ve öldüğünü görmüşler.
 
Âşık Semnûn, konuşmasının güzelliği ile de meşhûrmuş. Sözleri pek tatlı ve gönül alıcı, hitâbeti pek tesirliymiş. O'nu dinleyenler ferahlanır ve O'na hayran olurmuş. Teberrüken bazı sözlerini nakledelim :
Âhiretde en çok mes'ûd olacak olanlar, dünyâda Allah'ı en çok sevenlerdir. Çünkü âhiret demek, Allah'a yönelmek ve Allah'a kavuşmak demekdir. Tövbe, sabır, zühd gibi makamlar, muhabbeti elde edebilmek için bir takım yollardır. Esas olan, Allah'dan başkasına kalbde yer vermemekdir.
Kulun Hakk'a ulaşmasının başlangıcı, bedeninin ihtiyâçlarını gidermekle uğraşmakdan vazgeçmesidir. Hakk'dan uzaklaşmasının başlangıcı da, nefsine uyup onunla haşır neşir olmasıdır.
Her şey, kendisinden daha latîf bir şeyle ifâde edilebilir. Aşk, o kadar latîfdir ki, ondan daha latîf bir şey bulmak mümkün olmadığı için, dil ile ifâde edilemez.
Âşık Semnûn Hazretlerinin şiirleri de meşhûrdur. Bunlardan birkaçını teberrüken yazalım : 

Dilim hep senin zikrinle dönüyor ama 
Zikrim seni unutmak korkusuyla değil
Nefsde bedende fikirde hep sensin
Arzum sensin, sen bütün arzuların üstündesin

O'nun aşkından başka bir aşkı taşıyan kalbe yazık
Kalbde O'ndan başkasına yer verilir mi hiç?
Kalbimde yalnız O var, ben sadece onun aşkını taşırım
Buna benim bir Şâhid'im ve bir Rakîb'im var

Son mısra'daki "Şâhid"ve "Rakîb" Cenâb-ı Hakk'ın isimlerindendir. Şâhid, gören, tanıklık eden, yakînen bilen ma'nâsına, Rakîb de gözetleyen, murâkabe eden ma'nâsınadır.

Aşk pek latîfdir akıl edemez onu idrâk
Çünkü idrâk için lâzım olan güç ile tedbîr
Aşkı sır mecrâlarında işâret ehli bilir
Keyfiyyeti mechûl bir güçle bilir onu ancak
Listeye geri dön