5 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI
Âşıkın maksûdu ol mahbûb-ı bî-hemtâ imiş
Himmeti gâyet bülend ü matlabı bâlâ imiş
Hakk'a âşık olanların tek maksadı, tek arzusu vardır. Onların maksad ve arzularından daha yüksek bir maksad ve istek de olamaz zîrâ onlar Hakk'ı teleb ederler.
Kâf u nûn iklîmi ankâsın şikâr etse n'ola
Rûh-ı 'ârif şâhbâz-ı kâf-ı istiğnâ imiş
Âşıkların rûhu, Hakk'ın aşkıyla öyle yükseklerde uçar ki, yedi iklîm onlara dar gelir. Zâhirde kâinât uçsuz bucaksızdır ammâ âşıkın Hakk'a 'urûcunda tek bir kanat çırpmasıyla kat ettiği mesâfenin yanında kâinât bir hiç mesâbesindedir.
Nûr-ı pâk-ı Hakk'ı Hakk ile şuhûd et ey gönül
Bunda yârin görmeyen yarın dahî a'mâ imiş
Kul Allah'ı kendi kendine bilemez, Allah Allah ile bilinir. Kul Allah'ı kendi kendine göremez, Hakk'ı görmek ancak Hakk ile berâber olmakla mümkündür. Bu da bu dünyâda cehd ve gayret ederek olur. Bu dünyâda Hakk'ı göremeyen âhiretde göremez.
Gayra bakmaz dâimâ sırr-ı serâyın pâk eder
Sâdıkın zîrâ murâdı Hazret-i Mevlâ imiş
Bu mertebeye ermek isteyen, Allah'ın evi hükmünde olan kalbini temizlemeli ve kalbini Allah'dan gayrı bütün alâka ve sevgilerden ayıklamalıdır. Allah'a vuslatın yegâne yolu, O'ndan gayrıya meyli kesmek, sadece Hakk'a müteveccih olmak ve bu yolda sıdk ile yürümek, sâbit-kadem olmakdır.
"Kâbe kavseyn"i geçip eriş serây-ı vahdete
Sırr-ı "ev ednâ" Hüdâyî cümleden a'lâ imiş
Allah'ın emirlerini seve seve yerine getiren, azîmet yolunu tutarak farzlardan başka birçok nâfile ibâdetlerle ve hizmetlerle vuslat yolunu tutanlar, gide gide Hakk'ın kurbiyyetine nâil olur ve nihâyet kurbiyyetin en ileri dereceleri olan tevhîd-i ef'âl, tevhîd-i sıfat ve tevhîd-i zât mertebelerine ererler.
Azîz Mahmûd Hüdâyî
Kuddise Sırruh
NAĞME-İ AŞK